Piyanist Film Analizi
İkinci Dünya Savaşı’nın kilit isimlerinden olan Almanya, Polonya, Fransa ve Birleşik Krallık, İkinci Dünya Savaşı’ndan yaklaşık 60 yıl sonra ortak bir film projesinde bir araya gelmiştir: The Pianist. 2002 yılında vizyona giren bu filmin hem yapımcılığını hem de yönetmenliğini Roman Polanski üstlenmiştir. Senaryo ise Wladyslaw Szpilman isimli gerçek bir piyanistin yaşam öyküsünden esinlenilerek, Ronald Harwood tarafından kaleme alınmıştır. Fakat buradaki en dikkat çekici nokta; filmin yönetmeninin de Polonyalı bir Yahudi olması, ve Nazilerin yıllar önceki acımasız işgaline Polonya’da tanık olmuş olmasıdır. O yıllarda henüz yaşı küçük olduğu için Ronald, işgal sırasında babası tarafından Yahudi olmayan bir aileye verilerek saklanır, ve kamplarda esir edilmekten kurtulur. Ancak annesi ve babası onun kadar şanslı değildir. Babası Nazilerin toplama kampından sağ kurtulmayı başarsa da, annesi o kamplarda yaşamını yitirmiştir. Kamplara gönderilmese dahi savaşın ağır yükü tüm Polonya’da derinden hissedildiği için, Polanski o yıllarda işgali ve acıyı bizzat gözlemlemiştir. Bu yüzden, kendi anıları ve yaşadıkları ile senaryoya oldukça yön vererek, filmi bambaşka bir perspektif ile izleyiciye ulaştırmayı başarmıştır. Diplomasi Çalışmaları Stajyeri Beyza Nur Şener'in kaleminden...