REALİST PARADİGMA PERSPEKTİFİNDEN YUMUŞAK GÜÇ ELEŞTİRİSİ

REALİST PARADİGMA PERSPEKTİFİNDEN YUMUŞAK GÜÇ ELEŞTİRİSİ

  • Araştırma Yazıları
  • 29 Mart 2021 Pazartesi
  • 0
  • Okunma : 2969

Güç kavramı insanlık tarihi boyunca hayatımızda bulunmuş tüm canlıları uluslararası aktörleri kapsayan bir kavramdır. Özelikle uluslararası teoriler penceresinden bakıldığında aktörlerin farlı alanlarda farklı perspektiflerden kullanmış bir kavramdır. Güç unsuru dış politikalarda devletlerarası güvenlikte, ülkeler arasında hâkimiyeti kurma çalışmalarında özellikle de itibar görme ve çıkar elde etme hususunda kullanılan bir kavramdır. Realist açıdan güç pek çok kullanılan bir öğedir realistler için. Realizm çok eskilere dayanan bir teoridir. Savaş devletleri döneminde kullanılırdı çünkü savaşarak güç oluşturulur üstünlük kazanan cepheyle elde edilirdi. Yumuşak güç ise 20. Yy da iki devletin savaşmasından ortaya çıkmıştır ve Joseph s. Niye bu gücü yeniden uyarlayarak gümümüze yumuşak gücü güç unsuru olarak kazandırmıştır. Bizim eleştirimiz de tam olarak bu iki unsurun karşılaştırmasına dayanan bir çalışma olacak.


    REALİST PARADİGMA PERSPEKTİFİNDEN YUMUŞAK GÜÇ ELEŞTİRİSİ

      SOFT POWER CRITICISE FROM REALIST PARADIGMA PERSPECTIVE

Hilal Asena ŞAHİN (Başkent Üniversitesi)

TUİÇ O-STAJ Uluslararası İlişkiler Teorileri Stajyeri (Koordinatör: Ahmet Çağrı Azman)

 

Öz

 Güç kavramı insanlık tarihi boyunca hayatımızda bulunmuş tüm canlıları uluslararası aktörleri kapsayan bir kavramdır. Özelikle uluslararası teoriler penceresinden bakıldığında aktörlerin farlı alanlarda farklı perspektiflerden kullanmış bir kavramdır.

 Güç unsuru dış politikalarda devletlerarası güvenlikte, ülkeler arasında hâkimiyeti kurma çalışmalarında özellikle de itibar görme ve çıkar elde etme hususunda kullanılan bir kavramdır. Realist açıdan güç pek çok kullanılan bir öğedir realistler için. Realizm çok eskilere dayanan bir teoridir. Savaş devletleri döneminde kullanılırdı çünkü savaşarak güç oluşturulur üstünlük kazanan cepheyle elde edilirdi. Yumuşak güç ise 20. Yy da iki devletin savaşmasından ortaya çıkmıştır ve Joseph s. Niye bu gücü yeniden uyarlayarak gümümüze yumuşak gücü güç unsuru olarak kazandırmıştır. Bizim eleştirimiz de tam olarak bu iki unsurun karşılaştırmasına dayanan bir çalışma olacak.

 

Anahtar kelimeler: güç, realizm, yumuşak güç, sert güç, kamu diplomasisi

 

Abstract

 The concept of power is a concept that includes all living creatures that have been in our lives throughout the history of humanity and international actors. Especially when viewed from the perspective of international theories, it is a concept that actors have used in different fields from different perspectives.

 The element of power is a concept used in foreign policy, in inter-state security, in efforts to establish dominance among countries, especially in gaining prestige and gaining interest. Realistically, power is an item that is used many times for realists. Realism is an ancient theory. It was used in the period of war states because power is created by fighting, and it is obtained by the superior front. Soft power emerged from the war of two states in the 20th century and Joseph p. Why has he adapted this power again and brought soft power to our silver as an element of power. Our criticism will be a study based on the comparison of these two elements.

 

Keywords: power, realism, soft power, hard power, public diplomacy

 

REALİZM VE GÜÇ

 Güç genel anlamıyla, karşısında bulunduğu herhangi aktöre istediğini yaptırmak onlar üzerinde bir egemenlik kurmaktan doğar. Güç başkalarının üzerinde hâkimiyet kurma onları istediği tanımda etkileme potansiyelini oluşturuyor. Devletler ve devlet dışı aktörler arasında birbirlerini etkileyeme çalışırken farklı unsurlar kullanırlar örneğin ekonomik yaptırımlar, askeri kuvvetler vb. Güç aynı zamanda maddi olmayan faktörlere de dayanmaktadır. Yetenekler sadece siyasi liderlerin etkin bir şekilde ve stratejik olarak harekete geçtiği noktada bir devlete diğerlerini etkileme potansiyeli verir. Bu da milli irade diplomatik beceri hükümetin arkasındaki halk desteği ( meşruiyet) gibi şeylere bağlıdır.

Uluslararası ilişkiler literatüründe her perspektiften bir güç unsuru mevcuttur fakat akademik anlamda gücü en iyi anlatan teori realizm olmuştur.

Bu durumun en büyük sebeplerinden biri, realizmin dünya siyasetine devlet merkezli bakış açısıyla yaklaşmasıdır. Şu an ki döneme baktığımızda uluslararası örgütler ve sivil toplum kuruluşları uluslararası politikada aktif bir rol almalarına rağmen uluslararası siyasetin temel aktörleri hala devletlerdir. İkinci sebep ise realizmin uluslararası ilişkiler teorilerine anarşizmi yerleştirmiş olmasıdır ve bu savaşa sebebiyet veren bir kavramdır. Günümüzde de hala savaşlar varlığını korumaktadır büyük çapta savaşlar yaşanmasa da ( küresel) bölgesel savaşlar hala varlığını sürdürmektedir. Uluslararası alanda kendi çıkarlarını korumak doğrultusunda anarşizmin doğurduğu uluslararası sistemdeki ‘’bencillik’’ kavramı buradan gelmektedir ve realist perspektife göre gücü bu noktada bencilce kendi çıkarlarını elde etmek için kullanmak makuldür, kabul edilebilir hatta olması gerekendir.

Uluslararası ilişkilerde realizm 1. Dünya savaşından sonra idealizme karşı olarak ortaya çıkmıştır. İdealistler barışı sağlayarak zoraki güç uygulamadan hareket edilen bir ideolojik düşüncedir. Fakat 1. Ve 2. Dünya savaşından sonra ülkenin refahına katkıdan ziyade başarısızlık geçirdiği için realistler buna bir dur demek gerektiğini düşünmüş ve özellikle 2. Dünya savaşındaki katliam ve yenilgilerden sonra net bir şekilde gün yüzüne çıkmıştır. Özellikle Amerika birleşik devletleri başkanı Woodrow Wilson’un önerisiyle milletler cemiyeti kurulmuştur. Almanya’da 1930’lar sürecinde sosyalist hareketinin yükselerek iktidar olması ve sonrasında otoriter devletlerin varlığını tüm dünyaya göstermesi uluslararası alanda liberalizmin gücünü zaman içinde kaybetmesine ve bu sebepten de realizmin yükselmesine sebep olmuştur. Kısacası liberallerin sağlamaya çalıştığı barış 2. Dünya savaşının sonra kendini büyük bir ümitsizliğe bırakmıştır. Bu ümitsizlikten sonra realistler kendini ön plana çıkarmışlardır. Realistler devletlerarasında güç kavramını ve ulusal çıkarı ele alıp devletin çıkarları ve egemenliği için sert gücü kullanmayı tercih etmişlerdir. Bir devletin sert gücü de devletin ordusudur. Devletin askeridir devletin silahıdır. Tabii ki bu silahlanma ve devletin kendi çıkarlarını koruma yolunda savaş kaçınılmaz olmuştur. Bu yaklaşım 1940-1980’lere kadar devletlerarası politikada süre gelmiş fakat zaman içinde evrimleşmiş ve bu günlere kadar gelmiştir.

Realistler devletlerin anarşik bir uluslararası sistemde hayatta kalmaya çalıştıklarını öne sürmektedir. Merkezi otoriteye isteyen realistlere göre merkezi otoritenin olmadığı ülkelerde devletler hayatta kalmak için bencilce hareket ederler. Ve devletler bu noktada kendilerini kendi çıkarlarını korumak ve bir otorite oluşturmak için tabii ki güç gösterisine girişirler bu güç gösterileri de realist paradigmadan bakıldığında askeri güç ordu gücü olur bu da demek oluyor ki devletlerarasında silahlı savaş meydana sıklıkla gelecek demektir bu noktada her an hamle yapmaya hazır tetikte bekleyen devletler olacaktır birbirlerine karşı yani kendi devletlerinin güvenliklerini oluşturmak hedefinde olacaklardır bu da bize realistlerin güvenlik ikilemi kavramını gösterir. Eski çağ filozoflarından Machiavelli realizmde gücün bakış açısına örnek verilebilir. Güç üzerinde duran Machiavelli gücün nasıl korunacağı ve kazanılacağına dair öğütler veren bir kitabı vardır prens ve Machiavelli’ye göre devletin ayakta kalması yıkılmaması varlığını sürdürmesi bütün yapılacak her şeyden önce gelmektedir. Ona göre prens ahlaklı iyi huylu bir insan olabilir fakat devleti korumak ve devletin hayatta kalması mevzu bahis ise bunları ikinci üçüncü plana atabilir hatta tam tersini de kabul edebilir bir konum oluşturmuştur. Bu yüzden realistlere bir örnekte Machiavellidir çünkü realistlerde güçlerini devleti ayakta tutmak için kullanır. Realistlere göre güç kavramı zaman zaman başkalaşmaktadır. Örneğin Morgenthau’ya göre realist paradigmada güç politik çalışmalara dayandırmaktadır fakat bu perspektifi açıklığa kavuşturmamıştır. Çağdaş realistlerden bir başka düşünür Carr ise gücün caydırıcı olduğunu incelemiş ve eserlerinde de ileri sürmüştür çünkü realizme göre güç sert güçten ibarettir ve sert güç devletler üzerinde baskı kurmakta fayda sağlar istediğini yaptırır, zafere giden bir yoldur. Neorealizmin fikir babası Waltz’a baktığımızda da  realizmde güç bir araçtır bir amaç değildir dediğini görürüz. Güç her devlete eşit bir şekilde dağıtılmamıştır ve bu da bir dengesizlik eşitsizlik oluşturma sebebidir. 

YUMUŞAK GÜÇ

 Uluslararası ilişkilerde güç kavramı başkalarına kendi istediklerimizi yaptırma anlamında kullanılan bir yetenektir. Tarihimize baktığımızda da ulusların, devletlerin birbiri üzerinde güç uygulayarak bir yerlere geldiğini görüyoruz. Gerekli kaynaklara bakıldığından özellikle iki dünya savaşlarından sonra bu gün yüzüne çıkmış güç unsuru bir çıkar için odak noktası haline gelmiştir. Genellikle zor kullanma anlamı taşıyan bu kavramı Joseph s. Nye yeniden yorumlamıştır ve uluslararası ilişkiler literatürüne kazandırmıştır. Joseph s. Nye göre karşı tarafa uygulanan güç zor kullanarak sert güçle değil karşı tarafın rızasıyla cezbedilmesiyle elde edilen bir güçtür yumuşak güç. Ülkenin ordusundan ziyade ülkenin ahlaki ve kültürel değerleri üzerinden dış politikaya yürütülen bir kavramdır.

Başka bir ifadeye göre bir devletten diğer devlete alınmasını istediniz mesajın karşı taraftan alınması.

Buna yakın bir diğer ifadeye göre de zor kullanmadan kendine çekme düşünlerini karşıya empoze etme bilinçaltına işleme yolu. Ülkenin kültürünü benimsediği fikirleri karşı ülkenin vatandaşı benimsediğinde bir o vatandaşları aslında cezbetmiş ve kendi ülkenizin fikirleriyle veya kültürüyle kendinize çekmiş olursunuz ve bunu yaparken zor kullanmazsınız sadece karşı tarafın kendi rızasıyla hamle yapmasını beklesiniz. Örneğin Hollywood bütün dünyada izlenen dizi-film sektörüdür ve Amerika’dan çıkmasına rağmen sadece Amerika değil tüm dünya hayranlıkla izler bunu çünkü yapılan iş diğer izlenen ülkeleri cezbetmiştir ve Hollywood filmleri izleye izleye aslında Amerika’nın kültürel yapısı bilinçaltımızı ele geçirmiştir ve zamanla o kültüre dahi dönüşmeye hazır bir beyin haline gelebilir konum oluşturmuştur. Veya twitter, instagram gibi sosyal medya türlerinin bütün dünya tarafından sevilerek kullanılıyor olması da o sosyal medyayı gün yüzüne çıkarak ülkenin her ülkeye anında ulaşmış ve kendini uygulamalarını kabul ettirmiş olmasıdır.

Yumuşak güç kısaca zor kullanmadan kendine çekme sanatıdır. Bir ülkenin yumuşak gücü de siyasal değerler, kültürel değerler ve politik değerlerdir. Siyasi değerlere baktığımızda yurt içinde de yurt dışında da aynı değerleri savunduğunu ifade eder. Kültürel değerler kendi içinde ikiye ayrılır eğitim, edebiyat, sanat gibi üst düzey kültür ve birde eğlence amaçlı popüler kültür vardır ki buna 2. Dünya savaşından sonra yer verilmeye başlanmıştır aslında. Politika değeriyle olan bağlantısı ise devletin resmi kurum ile yani dış politikasıyla bir giden bir ölçümü vardır. Dış politikada kar elde edilen yani olumlu konumdaki ilerleyişler yumuşak güç için de bir başarı oluşturabilir. Yumuşak gücün kurucusu aslında bu gücü iki şekilde değerlendirmiştir sert güç ve yumuşak güç. Sert güç dediğimizde yukarıda da anlattığım gibi uluslararası ilişkilerde realizm teorisi baş gösterir. Burada silahlanma ekonomik yaptırımlar ve askeri güç gibi güç unsurları mevcuttu realizmde ama yumuşak güç bunlara ihtiyaç duymadan bir devletin başka bir devleti fark ettirmeden kendine çekme o devleti kendi hareketleriyle cezbetme yoluna girmesidir. Tüm ülkelere baktığımızda bu karşılaştırma ve tanımlar üzerinden yumuşak gücü en fazla olan ülke neresidir? Tabii ki Amerika’dır. Amerika’nın kültürel siyasal politik gücü askeri gücünden çok daha büyüktür çünkü şu an baktığımızda hemen hemen herkesin sevdiği ve her semtte açılan hamburger markaları. Bizim kültürümüzden gelen bir yemek olmadı apaçık peki nereden geliyor bu denli sevdiğimiz fastfood evet Amerika’dan geliyor aslında biz o markalardan o hamburgeri yerken Amerika’nın yemek kültürüne hayran kaldık ve sık sık gidip yediğimiz bir lezzet haline geldi bizi kendine çekti kendi rızamızla Amerika’nın bir yemeğini kültüründen bir lezzeti benimsemiş olduk bu tam olarak bir yumuşak güçtür. Burada bir diğer pay ise teknolojidir çünkü teknoloji bir pazarlama mekanizmasıdır ve teknolojiyi Amerika biliyoruz ki gayet iyi kullanır. Herhangi bir medya aracılığıyla yapılan bir icraat tüm dünyaya hızlı bir şekilde ulaşır ve insanların onu görmesini almasını sağlar.

Yumuşak güç dediğimizde aklımıza kamu diplomasisinin de geliyor olması gerekir çünkü bu iki değer birbirine benzetilir fakat bir fark vardır ki o da yumuşak güç hükümetten bağımsız çok uluslu şirketler içerinde var olurken kamu diplomasisi devletlerarası yapılan bir politikadır. Kamu diplomasisinde önemli olan devletin çıkarlarıdır. Yani kamu diplomasisi daha somut ve devletin çıkarı için bir hizmettir fakat yumuşak güç soyuttur ve aslında kısaca yumuşak güç kamu diplomasisinde başarılı olup dış politikada bir çıkar elde etmek için bir araçtır.

 

REALİST PARADİGMADAN KAMU DİPLOMASİSİ VE YUMUŞAK GÜÇ UNSURLARI

 

 Realistler çıkarı güç olarak ele alıyor. Liberal düşünürlere baktığımızda ise gücü uluslararası iş birliği olarak ifade ediyorlar. Genel olarak iki tarafta devletlerin çıkarını gözetir.

Realist bakış açılarından Thucyddes denizde birbirine giden gemilerde korsanlık oluşturarak daha fazla şan şöhret elde etme siyasi iktidarlık oluşturma ekonomik anlamda güç sağlamayı yine çıkar kavramıyla eşleştirmiştir. Realist paradigmadan bakıldığı gibi sert güç de olsa yumuşak güç de olsa devletin çıkarı söz konusudur. Çıkar unsurları farklı olsa da amaç birdir.

Yumuşak güç devletlerin birbirine zor kullanmadan üstünlük sağlaması da bir araçtır aslında ve yumuşak gücün bir üstü de kamu diplomasisidir bu yüzden yumuşak güç cezbedici kendine çeken hamleler yaptığında bu dış politikayla olan bağlara olumlu yansır ve devletin işin içine girdiği nokta da bu kamu diplomasisi olur. Örneğin nükleer silahsızlandırma anlaşmalarını destekleyen hamlelerde bulunmak, barışçıl politikaları takip etmek, küresel ısınmaya karşı Kyto protokolüne destek olmak ülkelerin kamu diplomasisine katkı sağlayan baş faktörlerdir.

Realist paradigmada yumuşak gücü değerlendirdiğimizde teorik alandaki gelişmeleri takip ettiğimizde soğuk savaş döneminin sona erişinin ardından devletlerin kamu diplomasisinin zamanla politika etkisini artırmaya yol açmıştır. Kamu diplomasisinin hem amaç ve hedefleri hem de kullanmış oldukları araçları bakımından realist bakış açısında daha uygun olduğunu belirtmiş oluyoruz. Bu perspektifi doğrulayan bir diğer kavram da yumuşak güçtür. Kamu diplomasisi ile bir paralellik içinde olan yumuşak güç ile realizm arasında bir çelişki olmadığını öne sürmüş ve tespit etmiştir Joseph s. Nye bu tespiti de gücün geleceği adlı kitabında çeşitli kavramlar ifade etmiştir. Kitabında Makyavelliden de bahsetmiştir özellikle Makyavellinin ileri seviye realist bakış açısını ele alıp incelerken Makyevelli’nin korkulmak sevilmekten daha iyidir dedikten sonra kendisinden nefret edildiğinde de hayatından endişe ettiği cümlesini vurgulamış ve nefret yerine saygı adı altında bir korudan bahsetmiştir. Nye yumuşak güç ile realizm arasında bir fark yoktur der. İncelendiğinde yumuşak güç idealizm liberalizmin bir parçası değil sadece gücün farklı bir unsurudur. Bu da realist perspektife ait bir husustur.

2. Dünya savaşından sonra uluslararası ilişkiler disiplininde hakim bir paradigma oluşturan realizm için güç ve ulusal çıkar iki ayrı paradigmaya ayrılabiliyor. Morgenthau yukarıda da bahsettiğimiz gibi bir gücün farklı unsurları olduğundan uluslararası politika kitabında bahsetmiştir. Bunlar coğrafya, askeri hazırlık derecesi, ekonomik güçler, ulusal moral nüfus ve birçok daha böyle kaynaklar gücün faktörüdür Morgenthau için. Aslından bakıldığında da hepsinin birbiriyle bir bağlantısı olduğunu görebilmekteyiz. Yukarıda verdiğim hamburger örneğinde biz Amerika’nın hamburgerini yiyerek Hollywood filmlerini izleyerek diğer ülkeler de dahil kültüründen yemeğinden etkilenmiş oluyor ve tüketim artıyor o sebepten de üretimleri artıyor hatta bir çok ülkeye kendi firmalarının dükkanları açılıyor bu da ekonomik açıdan Amerika’yı güçlendiriyor. Ekonomik açıdan güçlendirmesi bir nevi realizmi hatırlatıyor ve aslında yine yumuşak gücün hem kamu diplomasisine öncülük ettiğini bu nedenle de realizmin bu açıdan bir desteği olduğunu görmüş oluyoruz. Başka bir örnek verecek olursam Türkiye’ye gelen turistlerin farklı mecralardan ( sosyal medya, tv kanalları vb.) ülkemizi görüp merak edip gelmeleri gezmeleri ve kültürümüzün cazibesine kapılıp her yılda ziyaret etmeleri aslında ülkemizin kültüründen yemeğinden ve bir çok unsurundan etkilendiklerini gösterir ve o turistler kendi ülkelerine döndüklerinde başkalarına da anlatarak ülkemizi tanıtmış olurlar. Ekonomik açıdan baktığımızda da gelen turistlerin alışveriş yapmaları ülkemiz ekonomisine de bir hayli kazanç sağladığını gösterir ve burada da yine yumuşak gücün faktörlerinden ötürü çıkar elde etmiş oluruz.

Realizm paradigmada yumuşak güç perspektifine baktığımızda benzer bir diğer eleştirisi de her ikisi de insan doğasına odaklanmış ve insan doğasını benimsemiştir. Realistlere göre dünya insan doğasının gücü tarafından yönetiliyor ve önemli olan onlara karşı gelmek değil onlarla bir olmak gerektiğidir. Yumuşak güce baktığımızda da insanlar ön plandadır çünkü yumuşak güç paradigmasına göre insanları etkilemek insanları cezbetme insanları kendine çekmek anahtar konudur.

Kenneth Waltz insan, devlet ve savaş adlı eserinde her devletin ulusal çıkara uygun hareket ettiğini politikaların kendi ülkesine zarar verecek olmasına rağmen diğer ülkelere yardım etme düşüncesine dayanarak da olsa hareket etmediğini asıl amacın sadece kendi çıkarlarını korumak ama aslında diğer ülkelerle de iyiymiş gibi yapmak durumunda olduğunu vurgulamıştır. Kamu diplomasisi ve dolayısıyla yumuşak güç de bu düşünceye katılabilmektedir. Örneğin Amerika’nın Türkiye’deki bir öğrenciye burs vermesi ve o öğrencinin Amerika’da eğitim görmesi Amerika’yı iyi bir devlet olarak gösterir ve Amerika hakkında pozitif düşünmemizi sağlar fakat başka bir yandan baktığımızda o öğrenci okuduğu ülkenin kültürünü ister istemez alacaktır, dili kültürü aldığı eğitim şekli o öğrencinin kültürüne kendi ülkesine yansıyacaktır. Aynı zamanda o öğrenci aldığı eğitimle orada kalarak işine orada da devam ederse Amerika’ya hizmet etmiş olacaktır. Burada Amerika iyilik yaptı olarak gözükecek evet iyilik de yapmış bir öğrencinin eğitim hayatını pozitif yönde etkilemiş olacaktır fakat kendi çıkarları da oldukça büyük etkiler yaratacaktır.

Diğer bir realist paradigmadan yumuşak güç değerlendirmesi yaptığımızda realistler her zaman güçten yanadır ve çıkarlarını güç ile elde ederler bu yüzdendir ki realistler en çok bağımsız devletleri severler çünkü bağımsız devletler daha güçlüdür kendini kabul ettirmiş devletlerdir. yumuşak güce baktığımızda da sömürü altında güçsüz bir devletin diğer devletleri cezbeden bir hareketini görmeyiz çünkü kendilerine ait gücü olmayan devletler diğer devletleri cezbedecek konuma getiremez. Burada da yine benzer noktalarda bulunduklarını görebiliriz.

Yine Morgenthau realist perspektiften baktığında prestijli bir politikaya önem verdiğini göstermiştir. Ona göre bir ulusun diğer uluslar karşısında kendini önemli göstermesi kendisi güçlü göstermesi karşı tarafı daha kolay cezbetmesini sağlar daha kolay etkisi altına almasını sağlar. Bu durum yani insanların etki altına alınması askeri güç veya bir silahlanmayla değil dış politikalarla yumuşak güç unsurlarıyla etkileme oluşur. Bu yazıya göre yumuşak güç unsurlarına baktığımızda da ;

 

i.               Ülkenin dijital platformda oluşturduğu yetenekler, teknolojik gelişimi.

ii.              Bir ulusun yüksek kalitede kültürel çıktılarına küresel erişim sağlanması ve çekici bir boyut oluşturması.

iii.            Bir ülkenin ekonomi modelinin çekicilik arz etmesi yenilikçi iççi sınıfına artı bir değer katması.

iv.            Herhangi bir ülkede öğrencilere sağlanan burs ile uluslararası eğitim düzeyinde öğrenciyi pozitif anlamda etkilemesi.

v.              Bir ülkenin diplomatik gücünün küresel alanda kalkınmaya katkıda bulunması.

vi.            İnsan haklarına, özgürlüğe değer veren bir ülkenin, diğer ülkeler içindeki siyasi kalitesi.

 

Sonuç

 

 Güç kavramını vurgulayarak realist ve yumuşak güç paradigmasından baktığımız bu yazıda sonuca gelecek olursak, güç insanlık tarihi boyunca yıllardır süre gelen en eski kavramlardan biridir çünkü insanlar her zaman bir savaş ve kendi çıkarlarını koruma doğrultusunda hareket eden varlıklardır uluslararası ilişkiler literatüründen baktığımızda da en büyük aktör olan devletlerin de kendi çıkarlarını koruyarak devletin refahını sağlamak ve uzun vadede ayakta kalmayı hedeflediklerini görüyoruz bu noktada liberallerin barış ile bunu sağladığı 1. Ve 2. Dünya savaşına kadar apaçık kaynaklarda mevcut fakat savaş sonuçlarına bakan realistlerin liberalizmin başarısızlıkla sonuçlandığını gözler önüne sermiş ve bir eleştiri olarak gün yüzüne realizmi çıkarmışlardır. Realizm ise gücü çıkar doğrultusunda ele alarak hareket etmiş devletler arasından bir rekabette askeri gücü ordu gücünü kullanarak sert güce ayak basmıştır fakat realizm uluslararası ilişkiler literatüründe uzun soluklu devam ettiği için günümüze kadar gelen bir teori olmuştur çünkü devletlerin varlığında ayakta durmasında hep bir kendi çıkarını koruma var etme söz konusudur ve bu hep böyle gelmiştir fakat zaman içinde realizmin güce yansıması değişiklikler göstermiş bazı realistler zamanla düşüncelerini esi realistlere göre farklı yansıtmışlardır. Morgenthau gibi bir realist örneğin yumuşak güce benzer bir realist yaklaşım ele almıştı aslında yumuşak gücü ele almamıştır fakat düşünceleri eserlerindeki vurguları yumuşak güç ile realizmin o kadar da birbirinden farklı olmadığını göstermiştir. Yumuşak güç farklı ülkelerin devletlerin ulusların birbiri üzerindeki cazibesi demektir kısaca ve bu cazibeyi sert güç ile değil yani askeri güç ile değil gücü uyguladıkları insanların devletlerin kendi rızasıyla kabul etmesi ile olmuştur çünkü yumuşak güç demek onları kültürel, dış politika ve siyasal prestij ile etkilemek demektir. Bu noktada uluslararası devlet platformuna katkı sağlayan yumuşak güç kamu diplomasisine de katkıda bulunmuştur çünkü kamu diplomasisi de yumuşak gücün devlet üzerinden politik şekilde resmi olarak ilerlemiş halidir. Yumuşak güç dış politikaya devlet çıkarına destektir fakat resmi değildir. Örneğin work and travel farklı ülkelerdeki birbirine giden çalışan öğrencilerin o ülkelerde kültür alışverişi yapması ve kendi ülkelerine geldiklerinde onu devam ettirmesi başka ülkenin kültürünün cazibesine kapıldıklarını gösterir erasmus da aynı şekilde farklı ülkelere eğitim için giderek kültür alışverişi sağlanması kaçınılmaz bir olgudur fakat erasmus okullar tarafında uygulana resmi bir kurum üzerinden bağlantılıdır ve başka yerde eğitim alıp o ülkenin dilini dinini kültürünü kendi ülkesinde sürdürmesi kamu diplomasisine girmiş olacaktır. Buradan realist paradigma perspektifinden yumuşak güce baktığımızda ülkesine çağıran devletlerin iyilik adı altında yine ülkeleri adına çıkar elde etmiş olduklarını görüyoruz ve realistlerin perspektifinden bakıldığında güçlü kendini kanıtlamış prestijli ülkeler diğer ülkeleri cazibesi altına alabilirdi burada da yumuşak güç uygulaması güçlü ve prestijli ülkeler tarafında yapılıyor. Eğitim faaliyetleri prestijli ülkeler tarafından diğer ülkelere sunuluyor veya dizi film sektöründe dizi film kalitesi iyi olan ülkeler diğer ülkelere medya aracılığı ile dokunmuş oluyor veya çok farklı bir perspektiften bakacak olursak spor da bir yumuşak güç oluyor çünkü NBA takımı herkes tarafından çok sevilen ve izlenen bir takım çünkü güçlü bir takım ve güçlü bir devletin adı altında bir takım ve medya da bunu bize televizyonlarda sosyal medyalarda göstererek aslına bizi zamanla etkilemiş oluyor ve bu da yine o takımın ülkesinin bir çıkarı.

Kısaca realist paradigma perspektifinden yumuşak gücü eleştirdiğimizde güç bir devletin çıkar aracıdır ve yumuşak güç de devletin çıkarları için hareket eden bir araçtır fakat eski savaş dönemine nazaran yöntemler o günle farklıdır ama amaç aynıdır.

 

 

Result

 

If we come to the conclusion in this article, which we look at from the realist and soft power paradigm by emphasizing the concept of power, power is one of the oldest concepts that have survived for years in the history of humanity because people are always the beings that act in the direction of war and protecting their own interests. At this point, we see that they aim to ensure the welfare of the state by protecting their own interests and to survive in the long term, at this point, the liberals provided this with peace until the 1st and 2nd World War, but the realists who looked at the results of the war showed that liberalism failed and brought realism to the surface as a criticism. they took off. Realism, on the other hand, has stepped into hard power by using military power and army power in a competition among the states that have acted by taking power in the direction of interest. But realism has been a theory that has survived for a long time in the international relations literature because it has always been a matter of protecting one's own interests in the existence of states, and this has always been the case, but some realists have changed their reflection over time, according to realists. They reflected differently. A realist like Morgenthau, for example, took a realist approach similar to soft power, actually he did not address soft power, but his thoughts showed that the emphasis in his works is not that different from soft power and realism. Soft power means the attraction of nations of different countries, in short, and this attraction is not with hard power, that is, not with military power, but with the consent of the states of the people they exercise power, because soft power means influencing them with cultural, foreign policy and political prestige.

At this point, soft power contributing to the international state platform has also contributed to public diplomacy, because public diplomacy is also the official political advance of soft power through the state. Soft power supports foreign policy of the state interest, but it is not official. For example, working and travel students in different countries exchange culture in those countries and continue it when they come to their own countries, which shows that they are attracted by the culture of another country. It is connected through the institution and if it is educated elsewhere and continues that country's language, religion, culture in its own country, it will be a public diplomacy. From here, when we look at soft power from the perspective of the realist paradigm, we see that the states that invite their country have benefited for their countries under the name of benevolence, and from the perspective of realists, strong proved prestigious countries could attract other countries, here, too, soft power practice is carried out by strong and prestigious countries. Educational activities are offered to other countries by prestigious countries, or countries with good TV series quality touch other countries through the media, or if we look from a very different perspective, sports are also a soft power because the NBA team is a very popular and watched team by everyone. It is a team under the name of a strong team and a strong state, and the media has shown this to us on social media on television, which actually influenced us over time, and this is also an interest of that team's country.

In short, when we criticize soft power from the perspective of the realist paradigm, power is an instrument of interest of a state, and soft power is a tool that acts for the interests of the state, but the methods are different than the old war period, but the purpose is the same.

 

Kaynakça

ALEMDAR, Ahmet, Özgün yazılar, Yazılar ve Analizler ( 16.01.2021) ‘Uluslararası İlişkilerde Güç ve Yumuşak Güç Boyut’

ARI, Tayyar, Uluslararası İlişkiler Teorileri, Alfa Basım Yayın, İstanbul 2004.

BB102, Joshua s. Goldstein, jon c. Pevehouse, Uluslararası İlişkiler, 2. Basım, Ağustos 2017

Nobel, Haluk Karadağ, Uluslararası İlişkilerde Yeni Bir Boyut Kamu Diplomasisi, 2. Basım, Eylül 2020

Keyik Mehmet ve Erol Mehmet Seyfettin (19.05.2019) ‘’Realizme göre güç ve güç dengesi kavramları’’ ( uluslararası kriz ve siyaset araştırma dergisi)

SARIKAYA M. (2019 Mart 13) Yumuşak Güç (Soft Power) Nedir? ( Tanımı ve Unsurları ) medium.com

 


O-Staj Ekibi
  • PAYLAŞ

YORUMLAR