‘’Her ne olursa siz izin verdiğiniz için olacak.’’ Sineklerin Tanrısı Filminin Analizi

‘’Her ne olursa siz izin verdiğiniz için olacak.’’ Sineklerin Tanrısı Filminin Analizi

  • Film Analizi
  • 28 Mart 2021 Pazar
  • 0
  • Okunma : 7501

Film klasik realistlerin savunduğu tezler çerçevesinde insan doğasının kötü, çıkar temelli hareket etmesi ve sistemin anarşik yapının neden olduğu sorunları gözler önüne seriyor. Eşitlik, iş birliği ve adalet gibi kavramların büyük felaketler sonrası savunulsa bile güç ve çıkar temelli hareket eden kötü doğaya sahip olanların sistemi zayıflatacakları ve yok edecekleri gerçeği durumun tanımlanması için temel argüman olarak kullanılıyor.



Sineklerin Tanrısı Film Analizi 

‘’Her ne olursa siz izin verdiğiniz için olacak.’’

     Nobel ödüllü yazar William Golding’in kitabından uyarlanan 1990 yılı yapımlı Sineklerin Tanrısı filmi kuralların olmadığı dünyada insan doğasının bencil, savaşçı ve çıkar temelli hareket ettiğini gözler önüne seriyor. Uçak kazası sonrası bir grup çocuğun okyanus ortasında ıssız bir adada yaşadıkları ve yaşattıkları akıl almaz olayları konu alan film uluslararası sistem ve sistemin aktörleri hakkında varsayımdan çok adeta kanıt niteliğinde. Öyle ki kuralsız ve güce dayalı bir ortamda insan doğasının kötü olduğu, hayatta kalmak ve başat olmak için her şeyi yapabileceği Sineklerin Tanrısı filmi sayesinde bir kez daha anlaşılıyor.

     Harry Mook’un yönettiği Sineklerin Tanrısı filmi çocukların hayatlarını devam ettirebilmeleri için birbirlerine bağımlı ve muhtaç olduğunu, insan doğasının hedefleri doğrultusunda biraya gelebileceğini, karşılıklı bağımlılığın doğaya karşı mücadelede bir etmen olduğunu ve bu düzlemde ortak kuralların oluşturabileceğine dikkat çektiği birinci kısmı ile insan doğasının kötü olduğu temelinde savaş ve çıkar odaklı hareket ettiğini, sistemin çıkarlar uğruna paramparça olabileceğini konu alan ikinci kısmı sayesinde izleyiciye iki farklı durum ve eleştirel bir bakış açısı sunuyor. Demokratik ilkeler çerçevesinde ilkel koşulların hakim olduğu adada çocuklar tarafından oluşturulmuş yapıda aktörlerin hedeflerinden feragat edebilecekleri, doğalarının onlara getirdiği iş birliğinden uzak ve bencil özelliklerini bir kenara atabileceklerini ve oluşturulmuş yapıya uyabilecekleri filmin ilk yarısında vurgulanan önemli yapı taşları olarak göze çarpıyor. Eşitlik çerçevesinde kuralların ortak karar ile alınması oluşturulmuş sistemin dayanak noktası görevini görüyor. Filmde liberal fikirlerin temel özellikleri, çocukların adada kurduğu basit fakat güçlü yapı sayesinde hayat buluyor. Çocuklar tarafından oluşturulmuş yapı aktörlere yani çocuklara bağımlı, onların birlikte çalışmasını sağlayan ve sistemde hegemon olmasını engelleyen özelliklere sahip. Herkesin eşit, hedef ve iş birliği odaklı olduğu yapıda bir tür meclis görevi gören toplantılar, sistemin işlemesini kolaylaştırıyor. Öyle ki lider seçimi bile oluşturulmuş yapıda oy birliğine dayalı biçimde yapılıyor. Ana karakterlerden biri olan ve arkadaşlarının oyuyla lider olarak seçilmiş olan Ralph filmde demokratik ilkelerin ilkel düzende vücut bulmuş hali görevini üstleniyor. Ralph ve diğer çocukların ortak iradeleri önderliğinde kurulmuş yapıda herkesin görevleri net, adadan kurtulana kadar yaşamak için temel ihtiyaçlarını karşılamak ise ana amaç olarak göze çarpıyor. Her şeyin ortak olarak yapılıyor olması, kurallara riayet edilmesi, adadan kurtulmak için bir tür işaret olarak devamlı yanması gereken ateşin başında çocukların sıra sıra nöbet tutması oluşturulmuş olan sistemin gücünü gösteriyor. Fakat her zaman her yerde olduğu gibi kurallara uymayan, başına buyruk hareket eden ve doğası gereği bencil olan kişilerin olması kaçınılmazdır. Bu anlamda film hem doğal gerçeklerin vurgulamasını hem de gerçeklerin eleştirel biçimde izleyiciye sunulmasını iki karakterin temsil ettiği iki fikir üzerinden vermeye çalışıyor. Bu düzlemde filmde ve filmin baz alındığı kitapta yer alan bir diğer ana karakter olan Jack ise Ralph’in aksine bencil, kural tanımaz, güç ve çıkar peşinde koşan bir karakter olarak idealist fikirlerin tam karşısında konumlandırılıyor. Demokratik olmayan güç ve çıkar temelli ideolojilerin ruh bulduğu Jack ve diğer avcı arkadaşları güçlerini diğerlerine ispatlamak için doğa, sistem ve diğer arkadaşları ile çatışıyorlar. Temsil ettikleri ideoloji nedeniyle kurallara riayet etmiyorlar kendi çıkarları için diğer aktörlerin çıkarlarını görmezden geliyorlar.

     Demokratik olmayan özelliklerin yansıması olan avcı çocukların oluşturdukları yapı ise tek kişiye bağımlı ve güç etrafında şekillenen özelliklere sahip. Güç ve güce tapma fikirleri etrafında şekillenen bu yapının lideri ise daha önce bahsedildiği gibi sisteme ilk baş kaldıran ve en güçlü aktör olan Jack. Çıkarların sembolleştirildiği mit olan domuz avlama peşinde koşan avcılar ile hayatlarını devam ettirmeye çalışan ve kurtulma düşüncesine sıkı sıkıya bağlı olan çocukların oluşturduğu grup arasında geçen mücadele filmin ikinci yarısını oluşturuyor. Bu anlamda film izleyiciye insan doğasının nasıl bencilleştiğini, savaşa meyilli olduğunu ve sistemi çıkarları uğruna nasıl dağıttığını iki farklı düzende gösteriyor. Avcı grubu domuz avladıkça yani çıkarları peşinde koştukça güçleniyor, güçlendikçe üye sayısını artıyor ve sistemi dağıtıyor. Bu durum bizlere birinci dünya savaşının getirdiği sosyal, siyasi ve ekonomik zorluklardan sonra barışı sağlamak amacı ile kurulan Milletler Cemiyetini ve onun başarısızlığını anımsatıyor. Birinci dünya savaşı sonrası yaşanan zorluklar sonrası kurulan yapı adada yaşanılan ilk dönemi fakat devletlerin güçlenmeleri, siyasi aktörlerin demokratik düzen yerine totaliter düzene yönelmeleri sonrası başlayan ikinci dünya savaşı ise adada yaşanılan bölünme sonrası savaşı niteliyor. Her iki örnekte olduğu gibi hem gerçek dünya ve hem de film ikinci yarısında savaş, kan, korku ve ölümlere teslim oluyor. Demokratik olmayan rejimlerin politikalarından olan korku ise filmde önemli bir yer tutuyor, dinlerin metaforu gerçekleşiyor. Bu sayede Jack, totaliter liderlerin yaptığı gibi destekçilerini bilinmeyenle, görülmeyen şey ile korkutuyor, kendi fikirleri etrafında toplanmayanlara ve çıkarlarına hizmet etmeyenlerle ise güç kullanmaktan çekinmiyor. Tek başına kalan ve idealizmin filmde ruh bulduğu Ralph ise totaliter düşüncelerin mutlakıyeti karşısında kalan aydınlanma, demokrasi ve iyi niyet ilkelerinin kalan son umutlarını temsil ediyor.

     Sonuç olarak film klasik realistlerin savunduğu tezler çerçevesinde insan doğasının kötü, çıkar temelli hareket etmesi ve sistemin anarşik yapının neden olduğu sorunları gözler önüne seriyor. Eşitlik, iş birliği ve adalet gibi kavramların büyük felaketler sonrası savunulsa bile güç ve çıkar temelli hareket eden kötü doğaya sahip olanların sistemi zayıflatacakları ve yok edecekleri gerçeği durumun tanımlanması için temel argüman olarak kullanılıyor. Daha önce verilen iki savaş arası döneme ek olarak soğuk savaş dönemine de göndermeler yapan film, karakterleri devlet şekline büründürüyor ve sahip oldukları doğaları, çıkarları temelinde seçim yapmaya yönlendiriyor. Demokratik ve demokratik olmayan sistemin özelliklerini gözler önüne seren film, savunulan ve seçilen ideolojilerin insanları getirdiği uç noktaları izleyiciye filmin yayınlandığı dönemdeki siyasi bir düzende sunmaya çalışıyor. Sistemde birçok aktörün, fikirlerin, ideolojilerin bulunması filmin başlarında iş birliği gibi temel değerlere engel değilken bazı aktörlerin bencil ve güç odaklı yaklaşımları temel değerlerin kaybedilmesinin nedenleri olarak görülüyor. Doğası gereği kötü olan aktörlerin ana amacı hayatta kalmak sonra ise gücü elinde geçirmek ve başat olmak iken filmde kullanılan domuz ve canavar mitleri güç kazanma araçları, savaş ve belirsizlik ortamı oluşturarak diğerlerini yıldırma çabaları ise uç fikirleri empoze etme alanlarını temsil ediyor. Filmde kullanılan bir replik olan ‘’Her ne olursa siz izin verdiğiniz için olacak’’ sözü ise güçlünün yanında olma zorunluluğu hisseden fakat doğası gereği temel değerlere sahip olan aktörlerin aydınlanmasına neden olabilecek türde. Güçlü olanın güçlenmesi bir grup destekçisine bağlı iken sistemin düzgün çalışması her aktörün ortak hareketine bağımlı durumda olduğu asla unutulmamalıdır.

 

Ahmet YILMAZ-İstanbul Aydın Üniversitesi

TUİÇ O-STAJ Uluslararası İlişkiler Teorileri Stajyeri (Koordinatör: Ahmet Çağrı Azman)

 

 

 

 


O-Staj Ekibi
  • PAYLAŞ

YORUMLAR