Kültürel Diplomasi Stratejilerinin Bir Parçası: Gastrodiplomasi

Kültürel Diplomasi Stratejilerinin Bir Parçası: Gastrodiplomasi

  • Araştırma Yazıları
  • 22 Mart 2021 Pazartesi
  • 0
  • Okunma : 3114

Ülkelerin kendi mutfaklarını ve kültürlerini diğer ülkeler ile paylaşma arzusunun getirdiği rekabet ortamı ile her ülkenin tarihsel, kültürel özelliklerine erişmenin daha da basitleştiği bir dünyada yaşar hale gelmemiz insanoğlunun geleceğe dair merakını pekiştirmektedir. Ülkeler arası kültürel bir köprü görevi üstlenmek için adını nadir duyduğumuz Gastrodiplomasi, günümüz dünyasında artık bir ihtiyaç olarak olarak karşımıza çıkmaktadır. Diplomasi Çalışmaları Stajyeri Fatih Burak ELVEREN'in kaleminden..


Özet
İnsanoğlunun hayatını idâme ettirebilmek için bulunduğu coğrafi koşulların da etkisi ile elde edebildiği ‘’yemek’’ kavramı artık günümüz küresel dünyasında farklı bir anlam kazanmıştır. Sokol'un da ifade ettiği gibi; ‘’Yemek, evrensel olarak yaşamımızın hayati vazgeçilmezi ve tarihin, geleneklerin, kültürün temsilcisidir. Yemek sadece hayatta kalabilmek için değil, kendimizi rahatlatmak, başkalarıyla iletişim kurmak ve atalarımızla bağ kurmak adına da önemlidir.(Chapple-Sokol,2013:161).’’  Yemek artık günümüz dünyasında, gerek bir sektör, turizm, hatta diplomasi aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkelerin kendi mutfaklarını, kültürlerini diğer ülkeler ile paylaşma arzusunun getirdiği rekabet ortamı ile her ülkenin tarihsel, kültürel özelliklerine erişmenin daha da basitleştiği bir dünyada yaşar hale gelmemiz insanoğlunun geleceğe dair merakını da ayrıca pekiştirmektedir. Ülkeler arası yiyecek, içecek bakımından kültürel bir köprü görevi üstlenmek ise gastrodiplomasi alanını ihtiyaç haline getirmiştir. Ülkeler tarafından yürütülen gastrodiplomasi çalışmalarında; Türk Mutfağının da etkisi değerlendirilerek, Türkiye'nin de bu alandaki faaliyetleri ortaya konulmaya çalışılmıştır.


Anahtar Kelimeler:
Gastrodiplomasi, Gastronomi, Gastromilliyetçilik, Kültürel Diplomasi, Mutfak Kültürü, Türk Mutfağı

Abstract
The concept of "food", which human beings can achieve with the effect of the geographical conditions they live in, has gained a different meaning in today's global world. As Sokol expresses: "Food is universal, vital indispensable part of our life and the representative of history, traditions and culture. "Food is important not only for survival, but also for relaxing ourselves, communicating with others and bonding with our ancestors. (Chapple-Sokol, 2013: 161)." In today's world, food appears as an industry, tourism, and even diplomacy tool. The competitive environment brought by the desire of countries to share their own cuisines and cultures with other countries, and the fact that we live in a world where access to the historical and cultural characteristics of each country becomes even simpler, it also reinforces the curiosity of human beings about the future. Taking on the role of a cultural bridge between countries in terms of food and beverage has made the field of Gastrodiplomacy a necessity. In gastrodiplomacy works carried out by countries; By evaluating also the effect of Turkish cuisine and It has been tried to be revealed the activities in Turkey from this area.

Key Words: Gastrodiplomacy, Gastronomy, Gastronationalism, Cultural Diplomacy, Cuisine, Turkish Cuisine


Giriş
Bu araştırma yazısının amacı son 20 yılda gelişen gastrodiplomasi kavramını tanımlamak ve küreselleşen dünyamızda yiyeceklerin ülkeler üzerindeki etkisini arttırmak, turizm sektörünün yardımından yararlanarak hem turizme hem ekonomiye katkı sağlamak için kavramın bu bağlantılar ile birlikte dış dünyadaki diplomatik yönünü ortaya çıkartmaktır.
Çalışmada öncelikle kelimelerin kavramsal boyutu incelenmiş; Kültürel diplomasi, gastrodiplomasi kavramı tanımlanarak, gelişim süreci, önemi ve etkileri ile dünya uygulamalarından örnekler sunulmuştur. Sonrasında gastromilliyetçilik kavramının ‘’ülkeler arası oluşan yiyecek ve içecek üzeri hak iddiası çatışmalarında oynadığı etkiye bir çözüm var mıdır?’’ sorusuna cevap aranmıştır.

1. Gastrodiplomasi Nedir?

Yemek, insanoğlunun hayatta kalması için en temel ihtiyaçlardan biridir. ‘ İnsan yaşamının devamlılığı konusunda vazgeçilmez olan yiyecekler, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi teorisinde de giderilmesi gereken zorunlu ihtiyaçların başında yer almaktadır (Aymankuy & Sarıoğlan, 2007, s. 8).’’ Coğrafi koşullar insanların yemek kültürü edinmesi için ana etken olmuştur. Çünkü yaşadıkları coğrafyalarda kullanabildikleri kısıtlı malzemelerle hayatta kalmaya çalışmışlardır.’’ Zamanla doğada bulduğu besinler arasından seçim yaparak uygun olanları yetiştirmeyi, yetiştirdiklerini işleyip saklayarak bulunmayan zamanlarda kullanmayı öğrenmişlerdir. Böylece, göçer hayattan yerleşik hayat düzenine geçmişlerdir (Baysal, 2002: 29).’’  Dünyanın her bir farklı bölgesinde yetişen birbirinden farklı malzemeler zamanla farklı mutfaklar, farklı yemek kültürleri yaratmıştır. ‘’zamanla toplumların kendi yapılarına ve değer yargılarına uygun gelenek, görenek, dinsel inançları, töre ve törenleriyle birleşerek toplumun kendine has beslenme ve mutfak kültürü ortaya çıkmıştır (Halıcı, 1999).’’  Ülkelerin bu kültürleri, dünyadaki diğer ülkeler ile etkileşime geçmek amacıyla köprü görevi üstlenmesi ise ‘’Gastrodiplomasi’’ olarak adlandırılır. Aslında bu tanım insanoğlunun yeni aşina olduğu bir konu değildir. ‘’Yemeğin kültürler ve ülkeler arasında bir iletişim biçimi olarak kullanılması, Antik Yunan’a kadar uzanmaktadır (Türker, 2018:14)’’.  Ticaret ve Kervan yollarının ortaya çıkmasında Yiyecek önemli bir rol üstlenmiştir, Hindistan’dan Avrupa'ya kadar uzanan baharat yolu,  Afrika’dan başlayıp Karayipler’i ve Avrupa’yı içine alan ticaret yolu, ülkeler arasındaki ticari ilişkilerin temellerini atmıştır. Bu rotalar ülkeler arası keşifleri hızlandırmakla kalmayıp, öte yandan da toplumların kültürel yapılarını etkilemiştir ve yemek kültürlerinin ve tatların etkileşimini sağlamıştır. Gastrodiplomasiyi yumuşak güç olarak ele aldığımız, Günümüz küresel dünyasında da yiyecek ve içecekler ayrı bir etkiye sahiptir.  


Bir diplomat daima misafirlerini kendi ülkesinin yiyecek ve içecekleri ile etkilemeye çalışır karşılığında da misafir kendi kültüründen yiyecek ve içecekler sunarak aynı saygı kuralları çerçevesinde hareket eder. ‘’ Yemek kültürü ve diplomasi arasında daima güçlü bir bağlantı süregelmiştir. 12.000 yıldan fazla bir zamandır insanlar yiyeceklerini paylaşmaktadır (Spence, 2016, s. 1). Daha genel olarak ifade etmek gerekirse, “Tarihte hiçbir büyük olay, hatta komplo teorisi yoktur ki yemek üzerinden tasarlanmış, düzenlenmiş ya da çalışılmış olmasın” (Steel, 2008, s. 220). ‘’ Küreselleşme dünyanın adeta küçülmesine, coğrafi sınırların kısmen ortadan kalkmasına sebep olmuştur, böylece insanlar çok kolay bir şekilde yeni insanlar, yeni kültürler ve yeni tatlara erişim sağlar hale gelmiştir. Küreselleşmenin getirdiği bir diğer faktör olan homojen yapının azalması ise etnik mutfakları farklı ülkelerde dahi bulabilmeyi ve böylece farklı uluslarla kültürlerarası etkileşim kurmayı ve iletişim sağlamayı mümkün kılmıştır. Bir ülkenin yiyecek ve içecek kültürleri o ülkenin tarihsel yapısını anlamanın ve o ülkeye karşı oluşabilecek algıların ana etkenlerinden biridir, Çünkü yiyecek ve içecekler fizyolojik ihtiyaçları karşılamanın da ötesinde değerler taşımaktadır. 

Gastrodiplomasi kavramını ilk kez Kamu diplomasi unsurlarından biri olarak 2002 yılında Malezya; Gıda ve Mutfak sanatını dünyaya tanımak amacıyla kullanmaya başlamış ve bu alanda tüm dünyaya önderlik etmiştir. Gastrodiplomasi en basit yoluyla ülkeler arası bakımdan ziyade milletler arası nezdinde incelendiğinde akıllara gelen örnekler kısaca; Türkiye ve Almanya arasında 31 Ekim 1961 tarihinde imzalanan Türkiye-Almanya iş gücü antlaşmasının etkileri bile örnek olarak gösterilebilir. Türk mutfağının tanıtımında en büyük rolü Almanya'ya yerleşen Türk vatandaşlarının açmış oldukları Döner dükkanları vasıtasıyla dünyada Türk usulü dönerin tanıtımında büyük rol oynamıştır. Ayrıca birçok farklı ülkeden Türkiye’ye yerleşen göçmenler ve Türk mutfağının epeyce yabancı olduğu Asya mutfaklarının da restoran olarak faaliyet göstermeleri, ulusların mutfaklarını başka ülkelerde vatandaş nezdinde tanıtım amaçlı işletmeleri gastrodiplomasiye örnek olarak gösterilebilir.


2. Türk Mutfağının Gastrodiplomasideki Yeri

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olan, Tanıtma Genel Müdürlüğü’nün gerçekleştirmiş olduğu Türk mutfağı tanıtım faaliyetleri gastrodiplomasi kavramı açısından incelenmektedir. Türk mutfağı gerek sunum gerek pişirme teknikleri ve sofra düzeni ile Fransız ve Çin mutfağı ile birlikte dünyanın sayılı üç mutfağı arasındadır. Orta Asya’dan Anadolu'ya göç ile başlayan serüvende Türkler uzun tarihsel geçmişleri ve birikimleri sayesinde zengin bir mutfak kültürüne sahip olmuşlardır. Çünkü Türkler, çok eskiden beri birçok farklı kültür ile iletişim haline girmiş, birçok milletle komşuluk yapmış ve onlarla iç içe yaşamışlardır. Bu kültürel alışverişlerin yanında, yiyecek çeşitlerinin bolluğu, verimli coğrafi arazilerde bulunmaları, gelenek ve görenekler gibi faktörler de zengin bir mutfağın oluşmasına yardımcı olmuştur. Türk mutfağındaki çeşit zenginliği birçok etmene bağlıdır. ‘’Orta Asya’da kurulan  ilk Türk  devleti  olan  Büyük  Hun  İmparatorluğundan, Ön Asya’da kurulan en büyük Müslüman Türk devleti Büyük Selçuklulara ve Anadolu’da kurulan, dünya tarihinin en uzun imparatorluklarından biri olan Osmanlı Devleti’ne kadar, çok katmanlı tarihsel geçmişinin ve sahip olduğu zengin coğrafi yapısının etkisine değinilerek, Türk mutfak kültürü; pişirme gereçleri,  yemekler, tüketim şekilleri, bayram yemekleri ve yemeğin sosyal işlevi gibi başlıklar altında incelenmektedir (Bilgin ve Samancı, 2008, s. 12). Başka bir ifadeyle, geçmişten günümüze çeşitli süreçlerden geçen Türk mutfak kültürünün tarihi, Orta Asya, Selçuklu ve Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyetle bugün yaşadığımız dönem içeri-sinde açıklanmaktadır. Bu çerçevede gerek özgün yemek gerekse yaşanılan muhtelif coğrafyalarda karşılaşılan yemekler bu mutfak kültürünün oluşumunda etkili olmuştur (Çetin, 2008, s.30)’

Özetle Orta Asya ve Anadolu topraklarının sunduğu ürünlerdeki çeşitlilik, uzun tarihsel bir süreç boyunca birbirinden farklı kültürlerle yaşanan kültür etkileşimi ayrıca Selçuklu ve Osmanlı gibi imparatorlukların saray mutfaklarında gelişen yeni tatlar Türk mutfak kültürünün yeni bir kimlik kazanmasında ana etken olmuştur.  ‘’Genel olarak tahıl, et, çeşitli sebze ve bir miktar etle sulu olarak hazırlanan yemek türleri, çorbalar, zeytinyağlılar, hamur işleri, içecekler, tatlılar ve otlarla hazırlanan yemeklerden oluşan Türk mutfağı; pekmez, yoğurt, tarhana, bulgur gibi kendine özgü sağlıklı yiyecek türlerini de ortaya çıkarmıştır. Yöreden yöreye farklılaşan lezzetleri barındıran yemek yeme ve içme biçimleri, özel gün, kutlama ve törenleriyle de ayrı bir anlam hatta kutsallık taşır. Türk mutfağı, çeşit zenginliği ve damak tadına uygunluk yönünden olduğu kadar birçok yemek ve yiyecek türü ile sağlıklı ve dengeli beslenmeye ve vejetaryen mutfağına kaynaklık edebilecek örnekleri barındırmaktadır (Anonim, 2005: 1). ‘’Bu sebeple günümüzde Türk mutfağı ve diğer birçok ülke mutfakları arasında yemek sahiplenilmesi konusunda tartışmalar yaşanmaktadır. Tarihsel sürece bakıldığında görülen etmenlerin yanı sıra yakın tarihe baktığımızda Osmanlı Saray Mutfağı incelenmelidir.

Osmanlı mutfak kültürü ele alındığında en önemli unsurlar; Orta Asya’dan gelen alışkanlıklar, göçler sırasında Arap ve Fars kültüründen etkilenme, Anadolu’nun verimli topraklarında yetişen ürünlerle tanışma ve Rum mutfağının etkisi şeklinde değerlendirebilir. Türk mutfağı genel olarak incelendiğinde tek yönlü bir beslenme şekli bulunmadığı kolayca anlaşılabilir, tarihsel kalıntıların etkisi, Gastronomi meraklıları için kolayca fark edilebilir. Genel anlamda besleyici yiyecek ve içecekleri barındırması Türk mutfağını özel kılan unsurlardan biridir. ‘’Fakat bazı besinlerin pişirilme şekilleri ve yüksek oranda yağ içermesi, Türk mutfağının sağlık açısından olumsuz yanı olarak yorumlanmaktadır (Baysal, 2002, s. 44).’’  ‘’ Tarihsel birikim ve çeşitlilik, yaşanılan coğrafyanın zenginliği, kaliteli ürünler,  Türk mutfağının temelini oluşturan esas öğelerdir. Bunların getirdiği imkânlar Türk mutfağının özelliklerini geliştirmiştir.

Türk mutfağının özellikleri aşağıda belirtildiği gibi sıralanabilir (Önçel, 2015, s.35-36):
• Türk mutfağında, ana yiyecek maddesi ekmektir.
• Yemeklerde alışkanlıklar önemli rol oynamaktadır.
• Hamur işleri yemek çeşitleri arasında en önde gelenlerdendir.
• Sebzelerin etli, soğanlı, domatesli ve salçalı pişirilmesi yaygındır.
• Türk mutfağında özellikle kırsal bölgelerde kendi kendine yetişen otlar, man-tar ve köklerden fazlaca yararlanılmaktadır.
• Türk mutfağında yağ çok önemlidir.  Zeytinyağı çoğunlukla Batı Anadolu mutfağında kullanılmaktadır.  Sütten elde edilen yağlarla,  iç  ya da kuyruk yağı, ülkemizin her bölgesinde yaygın bir biçimde kullanılmaktadır.
• Türk mutfağında yoğurt,  önemli  bir gıda kaynağıdır.  Yemeklerin üzerine sade ya da sarımsaklı yoğurt dökmek ve serinlemek için ayran tüketimi de oldukça yaygındır.
• Türk mutfağında sos servisi yoktur. Son yıllarda batı mutfaklarının etkisi ile yemeklerin yanında sos servisi yapmak yaygınlaşmaya başlamış olsa da hala eski gelenekler uygulanmaya devam etmektedir.
• Türk mutfağında çeşitli baharatlar kullanılmaktadır. Salata, çorba ve yemeklerde, maydanoz ve dereotu ile yaş ve kuru nane kullanımı yaygındır. Maydanoz ve dereotu ile yaş ve kuru nane kullanımı yaygındır.
• Yemeklerde süslemeye fazla önem verilmemektedir. Yemeklerin görünüşüne ve lezzetli olmasına özen gösterilmektedir.’’    

1000 yılı aşkın bir tarihçeye sahip Türk mutfağını yurtdışında en iyi şekilde temsil eden Türk aşçılarının başarıları ise dünya çapında bilinmektedir. Bu başarılardan bazı örnekler aşağıdaki gibidir:
- Adını yüzyılın şefi seçilen efsanevi Fransız şef Paul Bocuse’den alan ve dünyanın en önemli gastronomi yarışması, hatta Mutfak Olimpiyatları kabul edilen Bocuse d’Or yarışması 2013 Şampiyonu Şef Gürcan Gülmez.
- İngiltere’nin başkenti Londra’da Excel fuar alanında düzenlenen İngiltere’nin en büyük gıda ve servis fuarı ‘Hotelympia’ yarışmalarında Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu (TAŞFED)
Milli Takımı aşçıları 16’sı altın olmak üzere 45 ödül alıp, rekor başarı elde ettiler;

Ad-Soyadı

Madalyalar

Ali Keskin

2 Altın, 1 Gümüş

Nilay Bektaş Mağralı

2 Altın

Huriye Yetiş

2 Altın

Abdi Gündüz

1 Altın, 2 Gümüş, 2 Bronz

Erdal Elveren

1 Altın, 1 Gümüş

Havva Bayar

1 Altın, 1 Gümüş

Ebru Savaş

1 Altın, 1 Gümüş

Ayça Gürler

1 Altın, 1 Gümüş

Kadir Kantar

1 Altın, 1 Gümüş

Engin Öztürk

1 Altın, 2 Gümüş

Siracettin Çiçek

1 Altın, 1 Bronz

Ayşem Öztaş

1 Altın, 1 Bronz

Hasan Kale

1 Altın

Aras Dırbalı

1 Gümüş

Kudret Dırbalı

1 Gümüş

Ece Mira Akyıldız

1 Bronz

Yılmaz Gündüz

2 Gümüş, 3 Bronz

 

 

 

 

 

 

 


 













- The World’s 50 Best Restaurants listesinde bir Türk restoranı sahibi Şef Mehmet Gürs

- Michelin yıldızlı ilk Türk şef ünvanını kazanmış Şef Ali Güngörmüş

- Time Out dergisi tarafından ''Yılın En İyi Şefi'' ödülüne layık görülüp. 2015 yılında “Le Proche” ödülünü kazanan Şef Maksut Aşkar

- Şef Somer Sivrioğlu ve ödülleri: *2010 İç Batı'nın En iyi Türk Restoranı Ödülü

*2010 ve 2011 RCNSW Mükemmellik Ödülü *İç Batı'nın En İyi Restoranı 2012 En İyi Lezzet Ödülü *2013 Yerel İşletme Ödülü *GQ Türkiye Ödül Töreni - Yılın Şefi Ödülü (2018)


Yukarıda belirtilen başarılar köklü Türk mutfağının Gastronomi arenasında tanıtımına sağladığı katkının etkileri günümüzde daha fazla fark edilmektedir. ‘’ Gastronomi kavramı Joseph Berchoux’un  “Gastronomie ou L’Homme des Champs a Table” (Gastronomi ya da Tarladan Sofraya İnsan) adlı eseriyle birlikte 1801 yılından itibaren literatüre girmiştir. Gastronomi ile ilgili ilk bilimsel çalışma ise, Fransız Jean Anthele Brillat-Savarin (1755-1826) tarafından yapılmıştır  (Santich, 2004:  17). Brillat-Savarin tarafından yapılan bu çalışma, gastronominin diğer bilim dalları ile arasındaki ilişkiyi bilimsel olarak inceleyen daha sonraki çalışmalara zemin hazırlamıştır (Kivela ve Crotts, 2006: 355). 19. yüzyıldan itibaren gastronomiye yönelik bilimsel anlayış hızla gelişmiş ve akademik bir disiplin olma yolunda ilerleme kaydetmiştir. Türkiye’de ise gastronomi ile ilgili çalışmalar yakın bir tarih olan 1980’li yıllara dayanmakta olup,  eğitimden kitle iletişim araçlarına kadar pek çok farklı alanda gastronomi temalı çalışmalar giderek artış göstermektedir (Göker, 2011)’’ Gastro-turizm sektörü olarak adlandırılan bir sektörün oluşması ile insanlar farklı ülkelerin, yiyecek ve içecek kültürlerini kapsayan seyahatler yaparak, o ülkelerin kültürlerine daha yakından aşina olmakla kalmayıp,  keyif aldıkları zaman geçirmeyi amaçlarlar. UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı Programında da yedi temadan biri gastronomi olup,  gastronomi  şehirleri seçilmektedir.

Türkiye’nin Yaratıcı Şehirler Ağı Programındaki gastronomi şehirleri sırasıyla; Gaziantep, Hatay ve Afyonkarahisar’dır. UNESCO tarafından koruma altına alınan Türk yemekleri ise:


Gaziantep

Hatay

Afyonkarahisar

Lahmacun

Abugannuş

Lokum

Zeytin Böreği

Öcce

Kaymak

Damat Dolması

Oruk

Sucuk

Omaç

Künefe

Pöç Çorbası

Yuvalama

 

Ekşili Ufak Köfte

Ali Nazik

Mumbar Dolması

Şiveydiz

Katmer

Baklava























Bunun yanı sıra Türkiye, Gastrodiplomasi alanında birçok kampanya yürütmüştür:

‘’
Türkiye'nin ilk kez ev sahipliğinde düzenlenen G20 Zirvesi’nin çalışma yemeğinde hazırlanan yemekler Organizasyon menüsünde humus, muhammara, vişneli yaprak sarma, pide, döner, lahmacun, mantı, şöbiyet ve fıstık sarma, kaymaklı dondurma imambayıldı, baklava, demirhindi şerbeti vb. birçok Türk ve Osmanlı mutfak kültürüne ait lezzetler zirve menüsünde dünya liderlerine sunulmuştur (T.C. Cumhurbaşkanlığı, 2015).’’

 ‘’Ayrıca dakika dakika Dünya medyasından takip edilen organizasyonda uygulanan senkronize servis ise gastronominin diplomatik bir araç olarak kullanılması açısından önemlidir. Türkiye ve dünyada geniş yankı uyandıran bu uygulama, yabancı ülkeler tarafından beğenilerek Türkiye’nin ulusal marka imajını güçlendirmiştir (Aksoy & Çekiç, 2020).’’

’ Kültürü ve konukseverliği, yeme içmenin yanında mizahi yönünü de ortaya koymaktadır. Sempatik yemek isimleri ve yemek yerken şaka yapma kültürü, diğer ülkelerle ilişkileri güçlendirme de etkin bir rol oynamaktadır. Örneğin, devletin ileri gelenlerinden birinin Gaziantep’e yaptığı bir ziyaret sırasında yörenin en güzel yemekleri ikram edilmiştir. Fakat gelen her yemek fıstıklı olduğundan “Kahveniz nasıl olsun?” diye sorulduğunda, konuk “Fıstıksız olsun” demiştir (Önçel, 2015).’’  

‘’ Yemek yeme olgusu ve diplomasi çalışmalarının ortak noktasında gastrodiplomasi kavramı ortaya çıkmaktadır. Yemeklerin kültürel bir unsur olarak tanıtım aracı yapılması, bu yolla diplomasi ilişkilerinin güçlendirilmesi, gastrodiplomasinin temel amaçlarından biri olarak kabul edilmektedir. İşlevsel olarak duyulara hitap eden yemek, sahip olunan samimi ve duygusal anların ortaya çıkmasında rol oynamaktadır. Hafıza ile kurduğu bağ ile tecrübenin bir temsilcisi olarak gün yüzüne çıkmaktadır (Rockower, 2012).’’

‘’ . Bu pencereden bakıldığında gastrodiplomasi, zihnin ve kalbin duygusal bağlantılar ile kazanılması düşüncesi üzerinde durmaktadır. Devletler, itibarını arttırmak için bu doğrultuda yemeğin çekim gücünü kullanmaktadır. Gastrodiplomasi, bir devletin kültürünü ve geleneksel değerlerini çekicilik unsuru olarak kullanabilmesine imkân sağlamaktadır. (Chico &
Ranta,2018)’’ 



2.1. Gastromilliyetçilik

Ulus mutfaklarının temsilinde yemeklerin birden fazla ülke tarafından hak elde edilme durumu gastromilliyetçilik olarak adlandırılmaktadır. Yemeklerin bir ulus için kültür ve tarih açısından rehberlik görevi görmesinin altında yatan derin anlamlar gastromilliyetçilik kavramının altında yatmaktadır. Tarih sahnesi göçebe toplumlar, yayılmacı politikalar ve kolonicilik üzerine kurulmuştur, bu sebeple bir coğrafyanın asıl yerlileri ve sonradan o coğrafyaya yerleşen uluslar arasında yaşanılan kültür alışverişleri günümüz dünyasında Gastromilliyetçilik kavramından doğan tartışmaları da doğal olarak beraberinde getirmiştir. ‘’Gastromilliyetçilik konusunda ‘’humus’’un İsrail ve Lübnan arasında paylaşılamaması ya da Çin ve Güney Kore arasında ‘’kimchi’’nin ya da ‘’lokum’’un (Turkish Delight) Kıbrıs ve Türkiye arasında paylaşılamaması örnek olarak verilebilir. 2011 yılında ‘’keşkek’’in UNESCO tarafından somut olmayan kültürel miras listesine Türkiye olarak karar verilmesi Ermenistan için sıkıntı kaynağı olarak görülmektedir çünkü farklı bir adla aynı yemeğin kendilerinde olduğunu söylemektedirler (Osipiva,2014:18-19).’’  Türkiye örneğinden yola çıkarak başka örnekler de bu konuya dahil edilebilir, Sınır komşusu Yunanistan ile Türkiye arasında da birçok yiyecek ve içecek sahiplenilmesi konusunda hâlen devam eden tartışmalar olmaktadır. Dolma, Yoğurt, Baklava, İskender, Kahve vb başlıca akıllara gelen en önemli örneklerdir.

‘’ Gastromilliyetçilik, ayrıca, bir ulus-devletin milli mutfağı üzerine sahip olduğu bilincin, farkındalığın tespit edilebilmesi için ilgili mutfak kültürünün, milli kimliğin unsurları belirlenirken ne derece dahil edildiği, bu kültürel kimliği pekiştirmek için devlet eliyle geliştirilen uygulamalara ve bu devletin, var olduğu iddia edilen yemek merkezli milli kimliğini uluslararası arenada ne ölçüde ön plana çıkardığı ile ilgili araştırmalar için başvurulan bir kavramsallaştırmadır. Ayrıca ulusal ölçekte ‘‘milli’’ yemek festivallerinin, milli mutfak kimlikleri ve tarihi özelinde sahip olunan birikim anlamında kitaplar, belgeler, kayıtlar gibi somut verilerin bulunup bulunmadığının ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’ne dahil edilmiş bir milli mutfak mirası olup olmadığının incelenmesi, gastromilliyetçi kimliğin önem derecesini gösteren temel parametreler olarak kabul edilmektedir (Şahin, 2017, s. 459-464).’’  Gastromilliyetçilik kavramından doğan tartışmaları günümüz dünyasında sonlandırmak için birtakım etkenlerin yardımına başvurmak pek tabii mümkündür, Bir besinin ortaya çıkarılması için elde edinilen maddeler, besinler vb gibi birçok ana etkenin bulunulan coğrafyaya özgü olduğunu kanıtlar nitelikte ‘’Coğrafi işaretleme’’ yapılabilir. Gastromilliyetçilik bakımından ulusların bulunduğu coğrafyalar ile ortaya çıkardıkları yiyecek ve içecekler arasında bağlantı kurulabilir. Coğrafi işaret (Cİ),  ‘‘tüketiciler için ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve ürünün söz konusu karakteristik özellikleri ile coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işaretidir’’ (Coğrafi İşaret, 2019).  Coğrafi işaret tescillenmesi, ürünün kalite standartlarının yanı sıra, hatta gastromilliyetçilik açısından bakıldığında daha da önemli olarak, ilgili ürünün otantikliğini, spesifik bir bölgeden elde edilen hammaddesi ile yerel niteliklere bağlılığına yapılan ‘‘biricik’’lik vurgusunu ve özgünlüğü sayesinde elde ettiği üne bağlı olarak kültürel kimliğe kazandırdığı katkı ile bir ürünün korunmasını sağlamaya yönelik bir uygulamadır.

Sonuç

Yemek, insanoğlunun hayatta kalmak için kullandığı bir enstrüman olmaktan çıkıp artık günümüz küresel dünyasında bir; iletişim, turizm, sektör olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkeler bazında ilk olarak Tayland tarafından denenen mutfak tanıtımı, dünyada olumlu olarak çok tepki çeken bir hareket olarak değerlendirilip, Tüm dünya tarafından kullanılan bir ‘’yumuşak güç’’ gösterisi haline gelmiştir. Yemekler ve içecekler insanoğlunun tarihsel süreç olarak bulundukları coğrafyalarda yaşayış biçimlerine, kültürlerine erişim bakımından rehberlik görevi de üstlenmesi ile ‘’Gastrodiplomasi’’ kavramı hayatımızda yerini almıştır. Günümüz
küreselleşen Dünyasında pek çok farklı mutfaklara ve farklı kültürlere ‘’Restoran’’ adlı işletmeler sayesinde erişmenin mümkün olması vatandaşlar nezdinde de gastrodiplomasi alanında bizlere hizmet eder hâle gelmiştir. Kültürlerin tarih sahnesinde oynadıkları aktif rollerden dolayı etkilenme süreçlerinin mutfağa yansıması da ‘’Gastromilliyetçilik’’ kavramının oluşmasına sebep olmasıyla birlikte, Yemeğin bile politik bir tartışma konusu hâline gelmesi, aslında ne kadar önemli bir faktör olduğunu günbegün kanıtlar niteliktedir. Gastromilliyetçilik kavramının oluşturduğu besinler üzeri hak iddiasına ‘’Coğrafi İşaret’’ adlı bir çözüm önerisi düşünülmesi ile ‘’biricik’’lik vurgusunun beraberinde getireceği sahiplik hissinin günümüz dünyasında kanıt niteliği taşıyacağı öngörülmektedir. Aşina olduğumuz Türk mutfağımızın da Gastromilliyetçilik bakımından incelenen örnekleri dünya da oldukça fazladır ve tarihi olan bir mutfağa sahip olmanın beraberinde getirdiği birtakım tartışmalar, başarılar ve sorumluluklar bu araştırma yazısında ele alınmıştır.


Fatih Burak ELVEREN- Diplomasi Çalışmaları Stajyeri

Kaynakça

-Osipova, Y. (2014). From gastronationalism to gastrodiplomacy: Reversing the securitization of the dolma in the South Caucasus. https://www.bidd.org.rs/from-gastronationalism-to-gastrodiplomacy-reversing-thesecuritization-of-the-dolma-in-the-south-caucasus/.
-Rockower, P. S. (2012). Recipes for gastrodiplomacy. Place Branding and Diplomacy, 8, 235-246.
-Şahin, A. (2017). Gastromilliyetçilik kavramının incelenmesi: Coğrafi işaret ve markalaşma faktörleri. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 10 (48), 459-464.  
-Anonim, (2005), Türk Mutfak Kültürü. http://www.discoverturkey. com/kultursanat/b-h-osmanli3.html.
-Baysal, A., (2002), Beslenme Kültürümüz, T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları: 1230, Yayımlar Dairesi Başkanlığı Kültür Eserleri: 389. Ankara: TTK Basımevi.
-Halıcı, N.,(1999), Siniden Tepsiye, Klasik Türk Mutfağı. İstanbul: Numune Matbaacılık Ltd. Şti. İstanbul.
-Spence, C. (2016). Gastrodiplomacy: Assessing the role of food in decision making. Flavour 5 (4): 1-16.
-Ichijio, A, & Ranta, R. (2018). Yemek ve ulusal kimlik, Ataseven, E. (çev) İstanbul: Ayrıntı Yayınları
-Türker, N. (2018). Gastrodiplomasi Türk mutfağının tanıtımında bir araç olabilir mi? Güncel Turizm Araştırmaları Dergisi, 2(1), 14-29.
-Chapple-Sokol, S. (2013). Culinarydiplomacy: Breaking bread to win hearts and minds. The Hague Journal of Diplomacy, 8, 161-183.
-Aksoy, M., & Çekiç, İ. (2018). Gastronominin yumuşak güç olarak kullanımı üzerine bir inceleme. 19. Ulusal turizm kongresi bildiriler kitabı, 715-729
-Coğrafi İşaret. (2019). https://www.ci.gov.tr/sayfa/co%C4%9Frafii%C5%9Faret-nedir (19/02/2021 21:24)
-Önçel, S. (2015). Türk mutfağı ve geleceğe ilişkin değerlendirmeler. Journal of Tourism and Gastronomy Studies 3/4 (2015) 33-44
-Aymankuy, Y. & Sarıoğlan, M. (2007). Yiyecek-içecek felsefesi ve beslenme alışkanlığının geliştirilmesine yönelik bir model önerisi. 1. Ulusal Gastronomi Sempozyumu (4-5 Mayıs 2007) Bildirileri içinde (8-17). Antalya
-Steel, C. (2008) Hungry city: How food shapes our lives. London: Chatto & Windus. The Economist (2002) Thailand’s Gastro-Diplomacy.
-Önçel, S. (2015). Türk mutfağı ve geleceğe ilişkin değerlendirmeler. Journal of Tourism and Gastronomy Studies 3/4 (2015) 33-44
-Aksoy, M., & Çekiç, İ. (2018). Gastronominin yumuşak güç olarak kullanımı üzerine bir inceleme. 19. Ulusal turizm kongresi bildiriler kitabı, 715-729
-Çetin, A. (2008). Karahanlı-Selçuklu-Memluk çizgisinde Türk mutfağı. A. Bilgin ve Ö. Samancı (Ed.), Türk mutfağı içinde (ss. 27–38). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları
-Santich,  B.  (2004).  The Study of Gastronomy and its Relevance to Hospitality Education and Training. International Journal of Hospitality Management, 23 (1), 15-24
-Kivela,  J. and Crotts J. C.  (2006). Tourism and Gastronomy: Gastronomy’s Influence on How Tourists Experience a Destination, Journal of Hospitality and Tourism Research, 30 (3), 354-377
- Göker,  G.  (2011).  Destinasyon Çekicilik Unsuru Olarak Gastronomi Turizmi  (Balıkesir İli Örneği). (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Balıkesir Üniversitesi, Balıkesir
- Bilgin, A. ve Samancı, Ö. (2008). Giriş ve teşekkür. A. Bilgin ve Ö. Samancı (Ed.),  Türk mutfağı içinde (ss. 9–14). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
- Baysal, A. (2002). Beslenme kültürümüz. Ankara: Kültür Bakanlığı
- https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hayat/turk-ascilari-londrada-tarih-yazdi-36920488 (13/02/2021 22:43)
- https://www.turkascihaberleri.com/HaberDetay/75652/Mutfak-ve-Diplomasi--Gastrodiplomasi-Nedir-.html (13/02/2021 20:07)
- https://www.mutfakhaber.net/unesco-tarafindan-koruma-altina-alinan-turk-yemekleri-listesi  (14/02/2021 21:43)
- https://turizmguncel.com/haber/iste-mutfagin-olimpiyatinda--odul-kazanan-turk-ascilar-h14221.html  (14/02/2021 19:25)
- https://www.themagger.com/en-iyi-turk-sefler/    (14/02/2021 19:25)
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Somer_Sivrio%C4%9Flu  (14/02/2021 19:26)
- T.C. CumhurBaşkanlığı, http://www.tanitma.gov.tr  (20/02/2021 22:38)


O-Staj Ekibi
  • PAYLAŞ

YORUMLAR