Medya İstihbaratı: Algı Yönetimi mi, Başarılı Bir Strateji mi?

Medya İstihbaratı: Algı Yönetimi mi, Başarılı Bir Strateji mi?

  • Araştırma Yazıları
  • 12 Nisan 2021 Pazartesi
  • 0
  • Okunma : 2504

Sürekli gelişmekte ve değişmekte olan bir dünyada yaşamaktayız. Teknolojinin hayatımıza sunduğu faydalar hepimiz tarafından bilinmektedir. Ancak yenilenen bu dünyada, zaman içerisinde değişime uğrayan tek şey sadece yaşam stillerimiz, kıyafetlerimiz, şarkılarımız değildir. Hayatımızın her alanında olan bu değişim, savaş alanları kavramına dahi yansımıştır. Kara, deniz, hava ve uzaydan sonra beşinci savaş alanı olarak hayatlarımıza ve literatüre giren siber uzayın kendine özgü birçok yöntemi ve silahları vardır. Bu silahlarından biri olan Social Media Intelligence (SOCMINT), Türkçe adıyla Sosyal Medya Zekası&İstihbaratı, kitlelerin yönlendirilmesi gibi bir sürü ihlale de yol açmaktadır. Bu yeni istihbarat yöntemi, bu yazının ana konusu olacaktır. Daha sonra bu yöntem ile ulaşılmaya çalışılan hedefleri, yaratılan etkileri, kullanılan yöntemleri, uluslararası ilişkiler düzeyinde incelenecektir. Cambridge Analytica örneği üzerinden uygulanan teknikler anlatılacaktır. Bu makalenin sonunda asıl amaç kişiye ‘manipüle edilmeye açık mıyım?, belirsiz gruba dahil miyim?’ sorusunu sordurmaktır. Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya İstihbaratı, Siber Uzay, Veri, Sosyal Medya, Güvenlik


Özet

Sürekli gelişmekte ve değişmekte olan bir dünyada yaşamaktayız. Teknolojinin hayatımıza sunduğu faydalar hepimiz tarafından bilinmektedir. Ancak yenilenen bu dünyada, zaman içerisinde değişime uğrayan tek şey sadece yaşam stillerimiz, kıyafetlerimiz, şarkılarımız değildir. Hayatımızın her alanında olan bu değişim, savaş alanları kavramına dahi yansımıştır. Kara, deniz, hava ve uzaydan sonra beşinci savaş alanı olarak hayatlarımıza ve literatüre giren siber uzayın kendine özgü birçok yöntemi ve silahları vardır. Bu silahlarından biri olan Social Media Intelligence (SOCMINT), Türkçe adıyla Sosyal Medya Zekası&İstihbaratı, kitlelerin yönlendirilmesi gibi bir sürü ihlale de yol açmaktadır.

Bu yeni istihbarat yöntemi, bu yazının ana konusu olacaktır. Daha sonra bu yöntem ile ulaşılmaya çalışılan hedefleri, yaratılan etkileri, kullanılan yöntemleri, uluslararası ilişkiler düzeyinde incelenecektir. Cambridge Analytica örneği üzerinden uygulanan teknikler anlatılacaktır. Bu makalenin sonunda asıl amaç kişiye ‘manipüle edilmeye açık mıyım?, belirsiz gruba dahil miyim?’ sorusunu sordurmaktır.

Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya İstihbaratı, Siber Uzay, Veri, Sosyal Medya, Güvenlik

 

Abstract

We live in a constantly developing and changing world. Of course, the benefits that technology brings to our lives are known to all of us. However, in this renewed world, not only our lifestyles,our clothes and songs are the only things that have changed over time. This change in every aspect of our lives has even been reflected in the concept of war zones. Cyber ​​space, which has entered our lives and literature as the new 5th war after land, sea, air and space, has many unique methods and weapons. One of these weapons, (Social Media Intelligence (SOCMINT),  Social Media Intelligence, also causes a lot of violations such as manipulating the masses.

This new intelligence method will be the main topic of our article. Later, we will examine the goals, effects created, methods used, and international relations level with this method. We will try to explain the techniques applied through the Cambridge Analytica example. The main purpose at the end of this article is to make the person ask the question to themself "Am I open to manipulation, am I included in the ambiguous group?"

Keywords: Social Media Intelligence, Cyberspace, Data, Social Media, Security

 

1.Giriş

Özellikle 2000’lerden sonra aralıksız artan etkisi ve kullanım alanı ile sosyal medya artık bir kitle iletişim aracı olmaktan çok daha fazlası. Bu yaygınlaşan internetin ve sosyal medyanın kullanımıyla birlikte her gün daha erişilebilir olmaktayız. Bu erişilebilirliğin bir kısmını kendimiz yaratsak da, bu buz dağının sadece görünen kısmı olarak yorumlanabilir. Hali hazırda bulunan bilgilerin yorumlanıp, analiz edilip bize geri dönme yöntemi olan SOCMINT yani Sosyal Medya İstihbaratı terimi karşımıza ilk olarak Profesör Sir David Omand tarafından 2012 yılında çıkmıştır (Şamlıoğlu, 2019, s.3).

Son zamanlarda sorgulanmaya başlayan sosyal medya güvenliği artık ulusal ve uluslararası çapta güvenlik sorunları yaratmaktadır. Sadece devletlerin değil kişilerin, kurumların, şirketlerin ve daha birçok aktörün izlenmesi, dinlenmesi, takip edilmesi, daha sonrasında ise bu verilerin analiz edilmesinden oluşan bu istihbarat yöntemi, hayatımıza düşündüğümüzden daha fazla etki etmektedir. Günlük hayatımızda çoğu kişiden, bu konu hakkında kendi verilerinin önemsiz olduğunu bu yüzden veri ihlalini önemsemediklerine dair geri dönüş alabilirsiniz. Whatsapp verilerinin Facebook ile paylaşılması sonucunda, kullanıcılar uygulamayı kullanmaktan vazgeçenler ve verileri çalınsa dahi buna değer bir verisi olmadığını söyleyenler olarak ikiye ayrıldı. İşin sonunda Whatsapp verilerimizin güvende olduğunu söylese de, Facebook ile yapılan bu çalışmanın ne kadar güvenilir olduğu hala kafalarımızda soru işareti yaratmaktadır. Cambridge Analytica örneğinde gördüğümüz gibi bu tekniğin hedefi olmak için özel bir kişi olmaya gerek olmamaktadır.

Ancak bu makalede dikkate alınacak grup, konuşmalarının okunmasını ve daha birçok verisinin analizini önemsemeyen ve bu ihlal gerçeğini bildiği halde korunmak ya da bilinçlenmek için çaba göstermeyenler olacaktır. Sosyal Medya İstihbaratı, istihbarat yöntemlerinin en yenisidir. Bilgilerimizi sosyal medyada korumaya çalışsak, farklı kimlikler yaratsak da hakkımızda tahmin ettiğimizden daha fazla bilgi edinilmesinin yanı sıra, bu bilgilerle ne yaptıkları ve bizi nasıl yönlendirdikleri, veri sızıntıları ve ihlaller asıl sorgulamamız gereken konudur. Sosyal Medya İstihbaratı (SOCMINT) ile yapılan hak ihlalleri ve sızıntıları ile 2016 ABD Başkanlık seçimlerine büyük bir etki yapılmıştır. Bu etki yapılan manipülasyonu ve ihlalleri çok açık biçimde ortaya koymaktadır.

Daha önce belirtildiği gibi belki de kendi verilerimizin önemini görmezden geliyoruz.  Bu yöntemde ulaşılmaya çalışılan hedef belli ve tanınan kişiler mi, yoksa daha geniş kitleler mi yani bizler mi? Bu konu için makalemizin sonunda birkaç büyük oyuncunun elinde toplanan veriler ile yaratmak istedikleri bu topluma karşı koymanın yollarını arayacağız.

 

2.Veri ayak izleri ve Big Data-Büyük Veri

Yürürken arkamızda bıraktığımız ayak izlerimiz gibi sosyal medyada da bıraktığımız ayak izlerimiz vardır, işte bu da arkamızda bıraktığımız verilerimizdir. Bu ayak izlerimizi girdiğimiz sitelerden, IP adresimizden (Internet Protocol Address-İnternet Protokolü Adresi) ya da herhangi bir sitedeki geçmişimizden pasif izler olarak takip edilebilmektedir. Bu izlerimizin takip edilmesinin bir diğer yolu ise kendi bilincimizle bıraktığımız izler olan, sosyal medya hesaplarımızda yazdığımız yazılar, sitelerde paylaştığımız gönderiler ve yayınlanmasına izin verdiğimiz tüm bilgilerimiz, hatta paylaştığımız özgeçmişlerimizdir. Bunlar ise daha birçok daha örneği olan aktif izlerdir.

Büyük veri çok çeşitli, yüksek hacimli ve yüksek hızda verilerin saklanması, içindeki bilgilere erişimi ve işlenmesi anlamına gelmektedir (Topaloğlu, 2016 s.3). Yani bu aktif ve pasif izlerinin tamamının toplanmasıdır. Dijital istihbaratın temelini bu Büyük Veri dediğimiz alan oluşturur. Dolayısıyla eğlence, iş, iletişim ve çok daha fazla amaçlı kullandığımız sosyal medya hesaplarımız düşündüğümüzden ve kullandığımızdan çok daha fazlasıdır.

 

3.SOCMINT Nedir?

Sosyal medya istihbaratının ne olduğunu anlamadan önce istihbaratın ne olduğunu anlamalıyız. İstihbarat haber almak, bilgi toplamak anlamında kullanılmaktadır. Yıllarca kullanılan onlarca istihbarat yöntemi olmuştur. Bizim inceleyeceğimiz alan dijital istihbaratın kollarından biri olan SOCMINT’dir. Dijital İstihbaratın temelini ise OSINT oluşturur. SOCMINT’i anlamak adına ikinci basamağımız olan Open Source Intelligence (OSINT), Türkçe’de Açık Kaynak İstihbaratı anlamına gelmektedir. OSINT gizlilik içermeyen, hepimizin ulaşabileceği yani kamuya açık bilgileri hedef alır ve takibi diğer her istihbarat yöntemi gibi bunları analiz eder. Hızlı ve masrafsız bir yöntemdir. Söylediğimiz gibi bu istihbarat yöntemi SOCMINT için temel basamaklardan birini oluşturmaktadır.

SOCMINT yani Social Media Inteligence, Türkçe adıyla Sosyal Medya İstihbaratı ise OSINT’den daha karışık bir yoldur, ancak kısaca sosyal medya üzerinde müdahaleci olan ve olmayan yöntemleri kullandıktan ve analiz yaptıktan sonra bu analiz edilmiş verilerin bize olan geri dönüşü olarak tarif edilebilmektedir. Yani aynı isim açılımında geçtiği gibi sosyal medya üzerindeki bilgilerimizin-verilerimizin kullanması ama daha da önemlisi bu verilerin işlenip-analiz edilip, yorumlanıp bize geri dönmesine SOCMINT denmektedir. Bu yöntemde OSINT gibi kamuya açık olma kuralı önemli değildir. Diğer istihbarat yöntemlerine oranla takibi daha zor ve daha masrafsız olan bu dijital istihbarat yöntemleri şu an ticaretten siyasete aklımıza gelebilecek her alanda uygulanmaktadır. SOCMINT ayrıca suçun önceden tespitine ya da suç kaynağını bulmakta da çok etkin kullanılan bir yöntemdir. SOCMINT için herhangi bir veri analizine yol açacak bir izin vermeniz önemli değildir, çünkü inceleyeceğimiz Cambridge Analytica örneğinde olduğu gibi, bir kez izin vermiş bir kullanıcının profilinden bile bağlantılı olduğu kişilerin verilerine ulaşabilmektedir. Veri analizinin nasıl yapıldığına dair günümüzde net bir cevap yoktur. Bu olay tabi ki kafalarda bazı etik ve güvenlik soruları oluşturmaktadır.

Bu yöntemde kişi ayırt etmeden herkesin verileri analiz edilebilir olsa da herkese aynı şekilde geri dönüş olmamaktadır. Eğer elde edilen verilerden, yönlendirilebilir bir ekibe dâhil ediliyor iseniz hedef gruba girmektesiniz. Karşınıza çıkan reklamlar, fotoğraflar, uygulamalar ve daha çoğu bir süre sonra algılarla oynayacak ve kişi istenilen yöne yönlendirecek şekilde tasarlanmaktadır. Belki de kişi farkına bile varmadan kendisine dayatılan bu düşünceyi benimseyip kendi fikri sanmaktadır.

Bir kez arattığınız bir ayakkabının reklamlarının sosyal medyada sürekli karşınıza çıkmasının bir tesadüf olmadığını aslında hepimiz farkındayız. Ya da sosyal medyada sürekli sizin düşüncenizi paylaşan insanların, giyim zevkinize uyan kıyafetlerin, hoşlandığınız kültürden yemeklerin çıkmasını birçok şekilde yorumlayabilmekteyiz. Bu, günümüzün önü açık iş olanaklarından biri olan dijital pazarlama stratejilerinden biri olabilir. Sürekli kişinin karşısına çıkarılan bu reklamlar ile zaten almaya eğilimli olduğu bir ürünü alması için altyapı oluşturabilirler. Ya da karşınıza çıkan ters düşünceler, hoşlanmadığınız temalar yüzünden o sosyal dünyayı terk etmemizi engelleme çabası da olabilir. Eğer sürekli sevdiğimiz, hoşlandığımız şeyler görürsek sosyal medyadaki kalıcılık süremizi arttırabilirler, bu şekilde sürekli herkes tarafından onay göreceğimizi düşündüğümüz ve herkesle fikirlerimizin örtüştüğü bir dünyada yaşadığımızı sanırız ve sosyal medya bağımlılığımızı arttırırız. Bunların hepsinden daha olumsuz bir düşünce olarak, kişinin sürekli karşına çıkanlar, sevdiğini düşündüğü ancak sevmesi için ona dayatılan fikirler olabilir. Tıpkı modayı takip etmek gibi, önce hoş gelmeyen bir ürünü insanların üzerinde gördükçe alışmaya başlamamız ve daha sonra hoşumuza gitmesi hatta satın almamız ve başka insanları bu şekilde etkilememiz bu durumun gerçek hayata en yakın örneğidir. Tabi ki bu tespitlerin hepsini bir arada kullanıyor olma ihtimalleri de çok yüksektir.

Peki, bu durum her ne olursa olsun bizim tarafımızdan başarılı bir pazar araştırması – stratejisi olarak mı adlandırılacak, yönlendirilmeye ve veri ihlaline bu kadar pozitif bir açıdan bakabilecek miyiz?

Özellikle hayatımızın son yıllarında artık sosyal medyadan ya da genel olarak dijital dünyadan uzak duramaz bir haldeyiz. İşimiz evimiz okulumuz her şeyi buraya taşımış bulunmaktayız. Ancak hala buradaki algı oyunlarına karşı bilinçlenerek zihnimizi aydınlık tutabiliriz. Bu yöntemin teknik ayrıntılarını örnek üzerinden giderek Cambridge Analytica’nın inceleneceği kısımda konuşulacaktır. 

 

4. Cambridge Analytica Skandalı

Vermek istediğiniz mesajı, lokasyonunuz, eski düşüncelerinizle karşılaştırılması, yaptığınız yazım yanlışları, tarih ve saat hatta kullandığınız cihazınıza kadar analiz ederek kişiliğiniz %85 doğruluk oranıyla yorumlayan veri analizi tekniği bazı özel şirketler tarafından özellikle incelenip satılmaktadır. Cambridge Analytica artık etkin olmayan ama asla unutulmayacak bu şirketlerden birisidir. Bu örnek SOCMINT’in siber uzayın bir silahı olduğunun kanıtıdır.

Cambridge Analytica özünde bir veri analiz şirketidir. Asıl amacı veri analizi ile kişiliğimizi tanımlayarak pazarlama stratejilerinde bunu kullanmaktır. Geliştirilen bir kişilik analizi testi (MyPersonality) ile Facebook üzerinden bu uygulamayı kullanmayı onaylamış 87 milyona yakın kişinin bilgilerinin toplanması bir veri skandalı yarattı, çünkü Cambridge Analytica’nın bu verilerin oylamayı etkilemek için kullanıldığını iddia edildi (Peruzzi, Zollo, Quattrociocchi  Scala 2018 s.1). Cambridge Analytica’nın CEO'su Alexander Nix, 2016'da yaptığı bir konuşmada şirketin metodolojisini ortaya çıkardı: "Kişiliği bilgilendiren temel özellikleri araştırmak için uzun biçimli bir niceliksel araç geliştirdik" şeklinde ilan etti (Illing, 2018). İnsanların verilerini çözüp buna göre yönlendirme yapan ve kişiyi bir ruh halinden bir diğerine sokmaya çalışan Cambridge Analytica ‘nın bu propaganda yöntemini daha önce Brezilya, Meksika, Endonezya, Kenya gibi başka ülkelerdeki seçimlerde de kullandığı ortaya çıktı. Oradaki başarılarından etkilenen ekip ABD ve Brexit oylamalarına gözlerini dikti. Bu olayların dışında Cambridge Analytica’nın adı Ted Cruz olaylarında da bolca duyuldu ve burada bahsedilen yönlendirmelerde de etkin bir aktör oldular. Channel 4 ile yürütülen gizli bir proje ile ve arkasından The New York Times ve The Guardian’ın ortak çalışmasına röportaj ile destek veren, eski bir Cambridge Analytica çalışanı olan Christopher Wylie’nin kullanıcıların verileri ile profillerini çözüp buna göre yönlendirme yaptıklarını itiraf etmesinin peşi sıra gelen bu olaylar yine eski ve etkin bir çalışan olan Brittany Kaiser’in de itirafları ile alevlendi.

Cambridge Analytica’nın Facebook ile birlikte kişisel verileri çalarak seçmenlerin fikirlerini yönlendirme çalışması üzerine rapor yazıldı. Çalınan bu verilerle oluşturulan psikografik profilde bir kişiye belli bir siyasi fikri dayatmak için gerekli olan her türlü bilgiye yer verilmiştir. Bu profillerde çıkan sonuçlara eğer hedef konu için belirli bir fikriniz yoksa karşınıza çıkan çeşitli gönderiler ile belirli bir yola çekilmeye çalışılmaktasınız. Eğer fikriniz belli ve istenilen şekilde değilse karşınıza bu istediğinizi gerçekleştirmenizi engelleyecek belli gönderiler çıkıyor. Mesela Trump’a oy vermeyeceğiniz kesin ise karşınıza sandığa gitmenizi engelleyecek belli reklamlar, afişler, gönderiler çıkarıyorlar. Trump’ın ekibi seçim kampanyası için her gün insanların karşısına botlar aracılığı binlerce reklam çıkartıyorlardı ve daha sonra gelen geri dönüşlere göre bunları düzenleyip geliştiriyorlardı. Reklamların son hallerinden en popüler olanları ise daha fazla insana ulaşmak üzere tekrar yayınlanıyordu.

Sosyal medya üzerinden insanların konumuna ulaşıldığını da belirtilmektedir. Bu konum bilgilerine göre belli bölgelerdeki-eyaletlerdeki popüler olan olaylar ele alınıyor ve Trump’ın o bölge ile konuşmaları, söylemleri buna göre şekil alarak ve eyalet oylarını etkiliyordu. Bu olayların ortaya çıkmasından sonra Cambridge Analytica’nın etkinliğine son verildi. Ancak bu geç kalınan adalet ile ne çalınan verilerin geri gelmesine ne de yönlendiriliş binlerce kişinin haklarının geri kazanılmasına yaradı.

Öte yandan Facebook ise suçlamaları kabul etmedi ve bu skandaldan habersiz olduğunu dile getirdi. Ancak kullanıcı ve değer kaybına uğradı. Facebook kaybettiği parayı geri kazansa da bu kötü tutumuyla ilkokul arkadaşlarımızı bulmamıza yardımcı olan bir aracı yerine verilerimizi çalan ve bunları satan bir mecra olarak tüm dünyanın gözünde güvensiz bir noktaya düştü. Yine de yapılan son araştırmalarında kaybettiği kullanıcılarını da geri kazandığı ortaya çıkmıştır. Yani bu olayın tek faili Cambridge Analytica olarak kalmıştır. Üstelik bu sadece verileri çalınan Amerikalı seçmenleri etkilemedi. Bu şekilde yaşanılan her olay dünyadaki her vatandaşı etkilemektedir. Belki Cambridge Analytica skandalını atlattık, ancak ben devletlerin ve şirketlerin bundan bir ders çıkaracağını sanmıyorum. Her gün yeni bir insanın dâhil olduğu bu siber dünya da kimin ne kadar verisinin ele geçirildiğini bilemiyoruz. Peki bu Cambridge Analytica skandalının ortaya çıkması bireylerin veri analiz konusunda daha dikkatli olmasına mı, yoksa veri sızıntıların daha gizli ve daha ayrıntılı mı yapılmasına sebep oldu?

SOCMINT çevrimiçi kullanım arttıkça gelişecek bir alandır,  her devletin bu konuda kendi kurumunu-merkezini kurmasını gerektirmektedir. Bu da yakın zaman da gerçekleşmesi beklenen bir olaydır.

 

5.Kontrol Etmek Mümkün mü?

İstediğimiz zaman verilerimizi bir siteden silememekteyiz, önümüze çıkaracakları verilerde sponsorluk var mı yok mu görememekteyiz, bir sitede verilerimize ulaşılmasına izin verdiğimiz zaman bu verilerimizin tam olarak neyi kapsadığını, özel bilgilerimize ya da kişilerimize ulaşıp ulaşmadıklarını bilememekteyiz. Ve böyle bir durum olduğunda bilgilendirilmiyoruz ( Isaak,Hanna, 2018,  s 58).

Siber saldırılar ve veri ihlallerinde uluslararası düzeyde önlemler almak bireysel önlemler almaktan daha güçtür. Kişisel önlemler daha fazla fayda sağlayabilir. Bütün bunları göz önüne alınca, korumak yerine kontrol etmek-bilinçlenmek daha uygun bir tanım olacaktır. Çünkü istediğimiz kadar korunmaya, uzak durmaya çalışsak da günümüz şartlarında hepimiz dijital mecralarda boy göstermekteyiz. Özel sektörden kamusal alana kadar her alanda dijitalleşme hızla artmaktadır. Sosyal medya kullanmayan bir insan siber vatandaş olamamakta ve bu da karşısına iş arayışından sosyalleşmesine kadar sorun çıkarmaktadır. Şu an dijitalleşmeyi kontrol edemediğimiz gibi burada gerçekleşen veri sızıntılarını da kontrol edemiyor ve karşı çıkamıyorsak buna uyum sağlamamız-bilinçlenmemiz gerekmektedir. Bilinçlenmek için ise bazı yöntemler mevcuttur:

-       Öncelikle, kesinlikle bir siteye kayıt olmadan ya da bir uygulamayı indirmeden önce gizlilik politikaları okunmalı, uygunsuz bir durum görüldüğünde bu istek ikinci kez gözden geçirilmelidir.

-       ‘Kimse benim verilerimi önemsemez’ düşüncesinden kurtulmalı. Herkesin her türlü bilgisi gizlidir ve özeldir. Veriler günümüzün en önemli hazineleri ve kişisel haklardır.

-       Bilgisayar ve her türlü teknolojik aletin son güncellemesini kullanılmalı. Güncel olmayan sürümler her zaman bilgilerimizi daha savunmasız kılmaktadır.

-       Reklamları sınırlandırmak için ‘reklam engelleyiciler’ kullanılmalı. Bu şekilde bir nebze de olsa karşımıza çıkan ve bize dayatılmaya çalışılan düşüncelerden koruma sağlayabilir.

-       Telefon ayarlarınızdan hangi uygulamalar hangi alanlarda izinler verildiği kontrol edilmeli ve bu izinler en düşük seviyede tutulmalı. Konum bilgisi, fotoğraflar, kişiler gerekli olmadıkça kapalı tutulmaya çalışılmalı.

-       Okullar da sosyal medya kullanımıyla ilgili dersler en azından seminerler verilmeli ve gençler bu konuda bilinçlendirilmeli. Sosyal Medyayı en yoğun kullanan bu ekip bilinçlenirse ilerde kendilerinden sonraki gelecek nesilde bilinçli olacaktır.

-       Bu ihlallere karşı hukuksal haklarımızı bilinmeli, olumsuz bir durumla karşılaşılınca bunu önemseyip hukuksal destek alınmalı ve haklar savunulmalı. Medeni Kanun, Anayasamız, Kişisel Hakların Korunması kanununda geçen, belki de hiç dikkat etmediğimiz haklarımız öğrenilmeli.

Siber uzayda yaptığımız her hareketin arkamızda bir kırıntı bıraktığı unutulmamalıdır. Uygulama ne olursa olsun hatta bir uygulamadan bahsetmiyor olsak bile her zaman dikkatli davranılmalıdır. Pasif ayak izlerimize geçmeden önce aktif ayak izlerimizi de güvenilir bir şekilde bıraktığımıza emin olunmalıdır. Paylaştığımız bir fotoğrafın bile, kamuya açık bir paylaşım olduğunu unutmamalıdır. Ayrıca yapılan çevrimiçi alışverişlerde kart bilgilerinin kaydedilmemesine dikkat edilmelidir. Sorgulamalı ve önümüzü çıkan her reklama, olaya, habere, düşünceye inanılmamalı. Sorgulamalı ve sorguladıkça belirsizler grubundan ayrılmalı.

Bunlar ne kadar belirtilse de en temel soru şu olmalı, gerçekten korunmak-bilinçlenmek istiyor muyuz? Yoksa karşımıza çıkan reklamlardan, herkesle aynı olduğumuz sosyal medya ortamından, bizi araştırmaktan ve sorgulamaktan uzak tutan bu durumdan memnun muyuz? Bu durumu değiştirmek için alışkın olduğumuz konfor alanımızdan çıkmamız şu an için en gerekli eylem olacaktır.

 

Sonuç

Eski dünya şartlarında lider olmanın koşulu toprak ve deniz üstünlüğüydü, hatta sömürü ile birleşince ‘Güneş Batmayan İmparatorluk’ gibi tanımlar kullanılıyordu. Bugünün en önemli sömürü kaynağı olan verileri elde eden aktörler ise liderliğe oynuyorlar, üstelik bunlar sadece devletler olmayabilir. Dijital istihbarat günümüzün Güneş Batmayan İmparatorluğu’dur. Hatta belirttiğimiz gibi Siber Uzay artık yeni bir savaş alanıdır. Aktörler burada savaşmakta ve buranın gücünü elinde tutmaya çalışmaktadır. Bu makale ile Sosyal Medya İstihbaratı gibi önemli, güncel ve çok karmaşık bir konu hakkında yapılan değerlendirilmeler ve bu alana olan kuşkucu yaklaşım ile okuyanların kafasında bazı bilgiler netleştirilmeye, okuyucuların bazı olayları sorgulamasına neden olunmaya çalışılmıştır.

İnternet ile demokrasinin ve siyasetin doğrudan olan bağlantısı, sesimizi ve isteklerimizi duyurmamız için aslında pozitif bir ortamdır. Ayrıca hepimiz bu çok büyük, fırsatlarla dolu bir siber dünyanın vatandaşıyız. Bu dünyanın avantajları olduğu kadar dezavantajları da var elbet. Cambridge Analytica örneğinde gözler önüne serilen ve hepimizin bildiği bu veri ihlali konusu hepimiz tarafından bilinmekte, konuşulmakta ancak hiçbir önlem alınmamakta. En başta da belirtildiği gibi çoğumuz verilerimizin önemini farkında değiliz. Ancak asıl hedef kitleler sürekli değiştiği ve hepimizin sürekli takip edildiği bir alandan bahsediyoruz. Her kategoride takip edildiğimiz bu olandan herhangi bir konuda hedef haline gelebilir ve algı oyunlarına yenik düşebiliriz. Cambridge Analytica bunun sadece gözler önüne çıkmış bir örneğiydi. Birçok aktör tarafından uygulanan bu yöntemlere karşı gözlerimiz açmalı ve bu konuyu umursamalıyız. Siber uzayın ilk zamanlarında daha iyi niyetli bir kullanım söz konusuydu ancak zaman geçtikçe internet korsanları baş göstermeye başladı. Daha sonra verilerin yeni silahlar ve en büyük hazinler olmaya başlaması bu durum değişikliğe uğradı. Günümüzde SOCMINT’i anarken korkunç skandallardan ve insan hakları ihlallerinden bahsediyoruz. Elimizin altında olan bu gücü kötü niyetli kullanıyoruz. Şu an geleceği belirsiz olan bu istihbarat yöntemi alınan önemler ile gideceği yolu belirleyecek. Çok önemli bir güç olan bu yöntem ile istenilirse terör örgütleri yok edilebilir, zararlı madde kullanımları azaltabilir ve daha birçok toplumsal fayda sağlanabilir. Sadece kötü yönlerini görmektense gideceği yönün şekillendirilmesine yardımcı olup bu muazzam gücü insan hakları ihlalinden daha çok topluma faydalı bir şekilde kontrol edebiliriz.

Hareketlerimizin ve paylaşımlarımızın propaganda amaçlı kullanılması, her hareketimizi izlenmesi ve bir süre sonra özel hayat ihlallerine kadar uzanan bu yöntemlerden korunmanın yüzde yüz olamadığını biliyoruz. Hem siyasal hem sosyal korkular ve soru işaretleri yaratan bu konuda bilinçlenmek hayatımızı düşündüğümüzden daha fazla etkileyecektir. Özgür karar almak ve bilinçli davranmak vazgeçmememiz gereken kişisel haklarımız olduğu gibi günümüzün faydalarından olan sosyal medyada yaşam sürmekte hakkımızdır. Bu iki hakkımızı bir arada kullanmak ise bizim elimizdedir ve elimizdeki bu gücü en iyi şekilde kullanmalıyız.

Sevde Ece İPEK

Siber Güvenlik Staj Programı

 

 

KAYNAKÇA

Aksoy, Abdulkadir, Türkölme, Onur  (2020). ‘Dijital Çağa Demokrasiyi Çağırmak: Cambridge Analytica Skandalı’

Aydın,Gülşah (2020). ‘Sosyal Medya ve Kriz İletişimi’

Berghel, Hal (2018). ‘Malice Domestic: The Cambridge Analytica Dystopia’

Cadwalladr, Carole. Graham, Emma (2018).‘Revealed: 50 million Facebook profiles harvested for Cambridge Analytica in major data breach’

Chen, Adrian (2018). ‘Cambridge Analytica and Our Lives Inside the Surveillance Machine’

Demir, Cüneyt . ‘Özgürlük ve Etkileşimden Manipülasyona ve Provokeye Dönüşen Sosyal Medya da:Sosyal Medya Eğitin İlişkisi’

Guden, Onurcan  (2018). ‘Küresel Kuruluşların Kriz Yönetimi ve İletişimi Süreçlerine Yönelik Bir Değerlendirme: Facebook & Cambridge Analytica Veri Skandalının Retoriksel Arena Kuramı Bağlamında İncelenmesi’

Heawood,  Jonathan (2018). ‘Pseudo-public political speech: Democratic implications of the Cambridge Analytica scandal’

Illing, Sean (2018). ‘Cambridge Analytica, ‘the shady data firm that might be a key Trump-Russia link, explained’

Isaak, Jim (2018). ‘User Data Privacy: Facebook, Cambridge Analytica, and Privacy Protection’

Ivan, Adrian Liviu, IOV,Claudia Anamaria, LUTAI,Raluca Codruta, GRAD,Marius Nicolae (2015). ‘Social Media Intelligence: Opportunities and Limitations’

Laterza, Vito (2018). ‘Cambridge Analytica, independent research and the national interest ‘

Lombardi, Marco, Osenblum,Todd R, Burato, Alessandro (2016). ‘From SOCMINT to Digital Humint: re-frame the use of social media within the Intelligence Cycle’

Omand,David, Bartlett,Jamie, Miller,Carl (2012). ‘Introducing Social Media Intelligence (SOCMINT)’

Peruzzi,Fabiana Zollo, Quattrociocchi,Walter,  Scala,Antonio  (2018 ). ’How News May Affect Markets’ Complex Structure: The Case of Cambridge Analytica Antonio’

Richterich, Annika (2018). ‘How Data-Driven Research Fuelled The Cambridge Analytica Controversy’

Savaş,Serkan, Topaloğlu,Nurettin (2016). ‘Siber Güvenlikte Yeni Bir Boyut: Sosyal Medya İstihbaratı’

Şamlıoğlu, Hamza (2019). https://www.bgasecurity.com/2019/09/sosyal-medya-istihbarati-socmint-nedir/ 09.2019

Tiryaki, Elif, Özdal,Barış (2020). ‘Açık Kaynak İstihbaratında Sosyal Medyanın Rolunun Analizi’

Varlera,Pelin,  Zafer,Cem (2020). ‘Sosyal Medya ve Kriz Yönetimi: Cambridge Analytica Örneği’

Venturini,,Tommaso , Rogers,Richard (2019). ‘“API-Based Research” or How can Digital Sociology and Journalism Studies Learn from the Facebook and Cambridge Analytica Data Breach’


O-Staj Ekibi
  • PAYLAŞ

YORUMLAR